Alara Bozbey ekranın ve tiyatro sahnelerinin aranılan isimlerinden kendisinden Show Tv’de yayınlanan ‘Kızılcık Şerbeti’ çekimleri sırasında kendisinden röportaj için söz almıştım.
Yaşanan 6 Şubat afetinden sonra ancak bu hafta dizideki Ecem karakteri sonlanmış olsa da Nişantaşı’nda buluşulabildik.
Aslen Litvanyalı olan Alara Bozbey’i; Adanalı, Yabancı Damat, Arka Sokaklar, Karadağlar, Benim için Üzülme, Gamsız Hayat, Dolunay ve Mahkum gibi önemli televizyon dizilerinden tanıyoruz. Zarif ve kibar oyuncu ile depremi, en son rol aldığı Kızılcık Şerbeti dizisindeki Ecem karakterini, hayatı, projelerini, tiyatro oyunculuğunu, onun için aşkınneyi ifade ettiğini; her şeyi konuştuk.
Nasılsın demek biraz zor bir soru şu aralar, nasılsın Alara?
İyi değilim tabii ama iyi olmak zorundayız ki depremi yaşayan insanlara nefes olalım güç olalım.
6 Şubat sabahı deprem haberini duyduğunda neler hissettin?
İlk önce şok oldum. Sonra ilk işim Gaziantep ve Hatay’da yaşayan arkadaşlarımı aramak oldu. Arkadaşlarımın yakınlarından kayıplar yaşandı. Çok üzücü bir felaket yaşandı orada. Hepimizin başı sağ olsun. Yakınlarını kaybeden herkesin başı sağ olsun. Şifa bekleyen herkese acil şifalar dilerim.
Sen hiç deprem yaşadın mı?
Gaziantep’te dizi çekerken Malatya’da deprem olmuştu çok ufak sallandık, ama tabii yaşananlarla kıyas kabul etmez ki o bile çok endişelendirdi. Bir insanın çok savunmasız kaldığı o an çok korkutucu.
Deprem sonrası yaşanan bu süreçte yaşam ile ilgili neler hisssettin?
Şükredecek çok şey olduğunu hatırladım. O kadar küçük şeylere takılıp, elimizde olanlara şükretmeyi unutuyoruz ki... Şükretmeyi unutmamak lazım. Şükredecek çok fazla sebebimiz var.
Deprem bölgesine yapılan yardımlar için neler düşünüyorsun?
Gönlü güzel bir sürü insanın bir araya gelmesi, böylesine büyük bir felaketin yaşanması sonrasında herkesin bir şeyler yapma çabasında olması çok önemli bir şey. Yakın zamanda çocuklarla bir araya gelmek için UCİM derneği ile Adıyaman bölgesini ziyaret ettik bundan sonraki istikamet Hatay olacak. Çocuklara sarıldık, moral vermeye çalıştık. Çok ağır bir süreç tabi onlar için. Allah yaşatmasın.
UCİM çocuk istismarı ile mücadele eden bir dernek. Saadet öğretmenimiz çok kıymetli bir insan. Duruşu, mücadelesi ve çocuklara olan sevgisine hayranım. UCİM ile birlikte olmak çocukların sesine ses olmak her daim güç veriyor. Zaten çocukları çok önemseyen biri olarak da onlar için her türlü mücadele gösteren herkes benim için kıymetlidir.
Bu sezonun en popüler işlerinden biri Kızıl Şerbeti'nde Ecem karakterini canlandırdın; rolün bitti. O rol ilk sana geldiğinde neler hissettin?
Ben çok heyecanlandım. Çünkü Ecem oynaması çok eğlenceli bir kadındı benim için. Aslında akıllı gibi görünüp kafası oldukça karışık ve manipülasyona çok açık biri. Yani kendi fikri çok fazla olmayan biri diyebilirim.
Epey ses getirdi dizi modern ve kapalı ailenin çatışmaları söz konusu. Sen de sırf nişanlının işi için türbana girdin dizi de bir dönem. Sevdiğin için her şeyi yapar mısın?
Nişanlısının inancından değil de onun çıkarları için kapanan biriydi Ecem. Tabi ki onun gibi yapmazdım çünkü çok içsel bir yolculuk bu öyle çıkarlar doğrultusunda yapılacak bir şey değil.
Kalben ve ruhen hissetmediğin taktirde yapılmaması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Kızılcık Şerbeti dizisindeki Ecem karakteri üç kağıtçı bir adama aşık, kendi fikri olmayan bir kadındı.
Dizide Ecem karakteri ile beraber sokaktaki insanın sana karşı tepkisi nasıl oldu?
Ben daha sert çıkışırlar diye düşünmüştüm fakat onun aksine seyirci de manipülasyona açık olduğunu anladığı için benden çok Kayhan karakterine tepkili idi.
Kızılcık Şerbeti’nden neden ayrıldın?
Aslında Ecem karakterinin hikayesi bittiği için yapım şirketi ile bir araya gelip ortak karar ile daha fazla uzatmamaya karar verdik.
Geçtiğimiz hafta Kızılcık Şerbeti rakibi Yalı Çapkını adlı diziyi geçerek raitinglerde zirveye çıktı. Bu başarıyı neye bağlıyorsun?
Doğru ekibin bir araya gelmesinin sonucu bu tamamen. Seyirci her zaman gerçekçi görünüp kalplerine dokunan hikayelere sahip çıkar hep. Senaryo güzel yazılıp doğru çekilip oynandığında başarılı olmama ihtimaliniz yoktur. Tebrik ediyorum tüm ekibi.
Daha çok gençsin ama güzel işler de rol almışsın bugüne kadar, illaki istediğin özel roller vardır, ilk etapta oynamak istediğin rol hangisi?
Açıkçası ben kendi adıma çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çünkü ilk başladığım iş gerçekten okul gibiydi “Yabancı Damat” kadrosunda çok büyük hocalar vardı ve çok şey öğrendim onlardan. Sağ olsunlar. Sonrasında da oynadığım her projede çok mutlu çalıştım. Yani her biri iyi ki de oldu.
Proje konusun da seçimisin?
Şöyle örnek vereyim mesela sinema veya tiyatro’ya gittiğimiz zaman izleyeceğimiz filme nasıl ki kadro ve hikayesine bakıp seçiyorsak aynı şekilde ben de senaryo geldiğinde izlemek isteyebileceğim hikayeleri seçiyorum. Ben daha çok kendini kanıtlamışım ayakları sağlam basan kadınları rol aldım çalıştığım projelerde.
Son dönemde herkes oyuncu sektörde çok genç oyuncu var, gözlemlerin neler?
E bu çok normal bir şey çünkü zaman geçiyor ve alt jenerasyondan birileri gelmek zorunda. 20’li yaşlarda bir kız ve erkek üzerinden dönen bir hikayeyi doğal olarak yeni oyunculardan izleyeceğiz, ki çok çalışkan olduklarını görebiliyorum. Çünkü sosyal medya’nın çok yön verdiği bir dönemde çıkış yakalıyolar ve bu yönetmesi çok kolay bir şey değil. Tabi ki anne, baba ve diğer aile fertlerini oynayanları da görmeye alıştığımız ve sevdiğimiz oyuncular canlandırıyor onun için seyirci de mutlu bence.
Tiyatro oyunculuğu nasıl gelişti hayatında ?
Ben hep sahnede olmayı hayal ettim. Bir gün teklif geldi metni okudum ve ‘hemeeeeennn’ provalara başlayalım dedim. 1,5 sezon “Türbülans” adlı oyunumuzla çeşitli yerlerde oynadık ve çok eğlendik. Seyirci ile aynı havayı solumak ve tepkileri canlı almak müthiş bir duygu. Alkış özellikle çok büyülü bir şey. İlk sahneye çıkışımı ve o ilk alkışı hiç unutamam mesela. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Yüzümde kocaman bir gülümseme eşliğinde kontrolsüz akan o mutluluk gözyaşlarımı hiç unutamam. Muazzam bir şey.
On sene sonra bu sektörde nerede olmayı düşünüyorsun?
Saygınlık ve kalıcılık çok kıymetli bir şey bence. Ben disiplini çok önemseyen biri oldum hep. Güzel ve doğru işler yaptığım sürece hayat beni olmam gereken yerlere taşır diye düşünüyorum.
Dijital işlere sıcak bakıyor musun?
Elbette ki. Henüz oynadığım bir iş olmadı, ama çok kıymetli işler var. Mesela Gain’in yapımlarını çok seviyorum özellikle “Ayak İşleri” harika bir dizi çok ince bir mizah var ve harika bir ekip. Keşke bitmeseydi, ama zaten 3 sezonu ezberledim diyebilirim. Çok eğleniyorum, çok komikler.
‘AŞK ‘Alara Bozbey için neyi ifade ediyor?
Aşk çok yüksek bir adrenalin. Aşk çok acayip bir şey. Bir anda çarpılıp, güzelliğine ve heyecanına kapıldığın halde kontrol edememekten çok korktuğun bir his. Aşk- ihtiras, romantizm, teslimiyet. Aşık olduğunda kimyan öyle bir değişiyor ki en ufak bir olumsuzlukta kalbin gerçekten çok kırılıyor. Toparlayamam sanıyorsun, toparlamaya çalıştıkça daha çok zorlanıyorsun ve fakat her şey bittiğinde bir daha aynı duyguya kapılmaktan korkarken diğer yandan da istiyorsun filan. Büyülü bir şey, karışık.
Var mı pişmanlıklar yaşanmışlıklar da?
Pişmanlık iyi bir şey değil bence. Ben iyi veya kötü yaşanan her şeyin, olması gerektiği için olduğuna inanıyorum. İsyan etmek yerine yaşadıklarımdan ders almaya çalıştım hep. Genelde iyi bir şey yaşadığımızda sorgulamıyor ne zaman başımıza olumsuz bir şey gelse “neden ben” deriz ya? Sonrasında pişmanlık getiren ve geçmişe takılı kalmana sebep oluyor. Hiç gerek yok. Olanı olduğu gibi kabul etmek lazım.
Evlilik düşünüyor musun?
Evlilik çok ciddi bir karar. Ciddi bir sorumluluk. Karşılıklı olarak çok inançlı olman gerekir kurduğun ikiliye. İstekten ziyade her koşulda aynı yolda yürüme isteği ile olabilecek bir şey. Kısmet diyelim :)
Hayatının hangi dönemindesin?
Evet ve hayır cevabının net olduğum bir dönemdeyim diyebilirim.
Hayatta kırmızı çizgilerin neler?
Çocuklar. Bir çocuğun tek damla gözyaşına hiç kıyamam ve sonuna kadar onun hakkını savunurum. Çocuk ve çocukluk çok kıymet verdiğim bir şey.
Eline imkan geçse değiştirmek istediğin 3 şeyi sıralar mısın? –
Güzel soru. Şiddetin her türlüsünü ortadan kaldırmayı isterdim desem yeterli olur sanırım..
Sosyal medyayı yeteri kadar kullanıyor musun?
Ben makul bir ölçüde kullandığımı düşünüyorum. Bütün gün story atmıyorum. Bazen de güzel bir yere gitti isem çekip sonra paylaşıyorum. Çünkü o anı paylaşacağım diye o an güzelim gün batımını ya da doğumunu kaçırmak istemiyorum. Mesela bir konsere gittiğin zaman sürekli story paylaşmak senin o konseri youtube üzerinden seyretmen gibi bir şey oluyor.
İşinin olmadığı bir gün nasıl geçiyor?
Eğer setim varsa ve o gün boş günüm ise genelde bakımlarımı yaptırırım. Onun dışında genelde evde olmayı seven biriyim. yeni bir şey izlemek, okumak çok sevdiğim şeyler bunlar. Sahilde yürüyüş yapıp deniz kokusunu içime çekmek benim için tam bir terapi. Zaten mevsim yaz ise direk denizdeyim.
Hobilerin var mı?
Yüzmeyi çok seviyorum. Maske, şnorkel, palet yaz kış yüzmeye bayılırım. Yazmayı çok seviyorum. Okuduğum hikayelerin özetini çıkarmak da çok sevdiğim bir şey. Kağıt ve kalem ikilisi iyi dostumdur.
Evde ki Alara’nın işi olmadığı bir günü nasıl geçiyor?
Yemek yapmaya bayılırım ve güzel bir menü çıkarıp geniş bir masada arkadaşlarım ya da ailemle güzel bir akşam yemeği yemek, sohbet etmek çok sevdiğim bir şey. Paylaştıkça çoğaldığımıza inanıyorum. Hem bilgi hem duygu alışverişi çok keyifli bir şey.
Yeni projeler var mı?
Şimdilik oynayacağım hikayem şu diyebileceğim bir şey yok açıkçası, klasik görüşme aşamasındayız, ama en kısa zamanda umarım yeni işimizi duyurmuş oluruz :)
Çok teşekkür ederim bu keyifli röportaj için.
***
"8. Renk Kadın ve İz" AKM’de!
Kadın insanlığın varoluşundan bugüne insana ve evrene ilişkin öykülerin aktarımında her dönem başrolde olmuştur.
Kadın toplumsal, ekonomik ve kültürel değişmelerin etkisiyle kendine çizilen sınırlar ve yüklenen rollerle kimi zaman taçlandırılmış kimi zaman ötekileştirilmiştir. Halbuki kadın sadece insandır ve insan olmak tüm tanımların ötesindedir.
8. Renk Kadın ve Biz adlı kadının toplumdaki yerine, kendine biçilen rollere karşın dünya üzerindeki varlığını, öyküsünü ve kültürel birikimini çarpıcı eserlerle ortaya koymasını, ruhunu ve evrene ait gözlemlerini farklı malzemelerle güçlü bir biçimde ifade etmesini mercek altına alıyor.
Kadının özünü ortaya koyma çabasının altını çizmeyi hedefleyen sergi, kadını ‘8.inci renk’ olarak betimlemiş. 8 farklı sanat disiplininden eserlerin yer aldığı sergide kadın sanatçılar kadın kimliğini yeniden inşa etmişler.
Bu sergi ile kadına atfedilen bütün söylemlerin üzerine beyaz bir örtü çekercesine kalıpları aşan ve tüm kadınlara ilham veren bir pencere açıyor.
Sergi de ressamlar Ayşe Wilson, Sevim Kaya, Yasemin Öztürk, Sinem Demirci, Elsa Ers, heykeltraşlar Kadriye İnal, Eda Taşlı, Aysun Bozuklu, Aslışah Erdem, Gözde Can Köroğlu, Günnur Özsoy, Seramik sanatçıları Melis Buyruk, Derya Geylani Vuruşan, Fotoğrafçı Yonca Karakaş, Minyatür sanatçısı Günseli Kato, Enstalasyon Ayşegül Yapar, Cansu Sönmez, Kolaj & Kağıt İşler de Eda Çığırlı, Enstalasyon çalışmalarında Cansu Sönmez’in eserleri bulunuyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü evvelinde 7 Mart’ta açılan sergi rengarenk eserleriyle renksizliğe giden aşkın bir renk olma yolunda kadının var oluşuna başka bir kapı aralayan sanatçılar ile Atatürk Kültür Merkezi’nin 2. katında sanatseverlerle buluşuyor.
Ozan Güven’i Taxim’de izlemelisiniz!
İspanyol yapımı El Bar filmini sahneye uyarlayan Baba Sahne’nin oyunu ‘Taxim’ ilk sahnelendiği günden beri kapalı gişe.
Emrah Eren’in yönettiği oyunda Şevket Çoruh ve Diren Polatoğulları dönüşümlü rol alırken Taxim’in oyuncu kadrosunda ise Ozan Güven, Mert Asutay, Nergis Çorakçı, Seçkin Özdemir, Ömür Arpacı, Felicia Sağnak, Ahmet Balta, Kemal Yazıcı ve Cem Evsen yer alıyor. Oyunun şık dekor ve ışık tasarımını Kerem Çetinel imzalı olurken ses tasarımı ise Özgehan Özturan’a ait.
Taxim Bistro da karşılaşan 10 kişinin hikayesi var oyunda, her gruptan insan yani on değişik hayat, kara komedinin en güzel örneklerinden heyecanlı ve meraklandıran bir süreç, oyunculuklar mükemmel özellikle Ozan Güven’in trans karakteri muhteşem sanırım oyuna hazırlanırken ciddi bir gözlem yapmış, Yalı Çapkını’nın Kazım Babası Diren Polatoğulları alkışı hak edenlerden. Tüm oyuncular mükemmel ama Ozan Güven’i özellikle izlemelisiniz.
20 Mart 2023 – 14-15-17-18-21-22-23-24 Nisan 2023 tarihlerinde Baba Sahne Savaş Dinçel Salonu’nda sahnelenecek olan “Taxim” 21 Mart’ta saat 21.00’de Bostancı Gösteri Merkezi’nde ve 24 Mart’ta 20.30’da İzmir Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu’nda, 25-26 Mart’ta 21.00’de Bodrum Marmara Koleji AKM’nde