Annem ne dediyse haklıymış!

Caner Ural
Caner Ural
Yayın Tarihi : 11-05-2023 18:14

Var olabilmemizin en önemli unsurları  Anneler, bir gün değil her gün onların aslında…..

 

Geçtiğimiz yıllarda  daha ziyade sanatçı anneler ile Anneler Günü röportajı yapıyordum bu yıl onların menajerleri Anneler ile 14 Mayıs Anneler Günü öncesi  söyleştik.

Hepsi birbirinden özel isimler bu anneler Türkan Şoray, Şener Şen, Işıl Yücesoy, Demet Akbağ, Kerem Bursin, Sedef Şahin gibi değerli isimlerin menajerleri onlar,  sanatçılara her yıl sorduğum sorularımı bu yıl onlara sordum, Günfer Günaydın, Selma Semiz, Gülden Avşaroğlu, Ebru Acar, Tümay Özokur ve Bircan Sılan sorularımı içtenlikle cevapladılar. Her birinin  ortak noktası Anneliğin ne kadar kutsal olduğunu, paylaşmayı  ve sevgiyi beraber olabilmenin değerini anlattılar.

 

 

 Günfer Günaydın; Onun için daha iyi ne yapabilirim?

 

Anne olmak sizi annenize yaklaştırdı mı?

Anne olduğumu annem göremese bile anneliğim  içimdeki duyguları ona karşı hiç bitmeyen özlemimi daha çok yaklaştırdı bana. Aslında anne sadece anne olduğunda  değil ona hep yakın     olmak lazım yaklaşmak değil hep yakın olmak gerekli.

 

Çocukken anneniz ile olan ilişkiniz ile şimdilerde sizin çocuğunuz ile olan ilişkiniz arasında ne farklar görüyorsunuz?

Ben çalışan bir anneyim ama annem benden daha çalışkan daha becerikli daha sabırlıydı. Annem nasıl hep bizimle birlikte ise bende  çocuklarım Güneş ve Parla ile her daim beraber olmaya çalışıyorum.

 

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Ramazan Bayramı ile çocukluğunuzda  yaşanılan bayramlar birbirine benziyor mu?

Ramazan bayramlarında tüm aile nadir buluşuyorduk. Aslına bakarsanız sanki zaman geçtikçe keşke şimdi ramazan bayramlarında ki ailem olsa da kutlasaydık o güzel günleri diyorum. O zaman çok farkında  değildim bu güzel günlerin.

 

Menajerlik bir anne gibi yaşı size yakın olmuş olsa dahi  sanatçıya anne şevkati ile sarılmak değil mi?

Menajerlik kesinlikle bazı konularda bağlılık ve sorumluluk gerektiriyor.  Anne şefkatinden daha çok oyuncu için daha iyisini istiyorsunuz aslında, onun için daha iyi ne yapabilirim diyorsunuz  tıpkı çocuklarım için düşündüğüm  özveri gibi diyebiliriz buna.

 Selma  Semiz ; Bize yasak  olan herşey  torunlara serbest!

 

Anne olmak sizi annenize yaklaştırdı mı?

Torunun tek ortak nokta haline geldiği bir süreç başlıyor anne olunca. Bunu her anne ve kızı arasındaki ilişkiden bağımsız, yaklaşmak veya uzaklaşmak olarak tanımlamamak gerek. Dev bir torun sevgisi içinde bolca vakit geçirme ve destek alma dönemi başlıyor ve iki tarafın da hayatında en çok sevdiği kişi o minik insan oluyor bir anda! Dünya da o sevginin etrafında dönüyor. 

Çocukken anneniz ile olan ilişkiniz ile şimdilerde sizin çocuğunuz ile olan ilişkiniz arasında ne farklar görüyorsunuz?

Annemle en çok uğraştığımız konu bu! Bize yasak olan herşey torunlara serbest! En azından bize yasakladıklarını şimdi saçma buluyor, kendi de itiraf ediyor ama tabi bu bizim bu konuyla eğlenmemize engel değil… Anneanne evinde  vitrinler boşatılıyor, güzelim süslenmiş salonun ortasına battaniyelerle çadırlar kuruluyor, evin her yerinde kurabiyeler yenip, kırıntılar saçılıyor! Bizim koltukların üzerine oyuncak çıkarmamız yasaktı! Evde de iki dirhem bi çekirdek giydirilir, sonra da mum gibi oturtulurduk kardeşimle. Şimdi iki torun evin altını üstüne getiriyor, gıkı çıkmıyor anneannenin. Bir tek şahane kekler, börekler, mantılar ve bol çikolatalı kurabiyeler konusunda biz de çok şanslıydık, torunlar da! 

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Ramazan Bayramı ile çocukluğunuz da  yaşanılan bayramlar birbirine benziyor mu?

Şimdi daha güzel:)) Biz çocukken, annelerimiz ve babalarımız üzerinde de bir ebeveyn baskısı, mahalle baskısı vardı bence. İlla gidilmesi gereken yerler, illa görülmesi gereken kişiler ve hep terbiyeli, uslu olması gereken çocuklar. Ben şimdi oğlum Barkın için özel günleri, aile zamanı olarak, özel anılarla doldurmaya çalışıyorum. Bayram ve yılbaşı sofraları kuruyorum, anneanne, dede, dayı, yenge, kuzen ile çekirdek aile, bi tık daha genişleyip bizim kuzenlerimiz ile gibi, kalabalık sofralarda uzun sohbetli ve neşeli bayramlar, doğumgünleri, yılbaşı anıları biriktiriyorum oğlumla… Hem kendime hem ona… Bugünün bayramlarında ana konu çocuklar, onların güzel vakit geçirmesi için yapıyorum tüm organizasyonu ben, oysa biz küçükken, büyüklere saygı göstermesi gereken küçük varlıklardık. Terbiyeli ve uslu olduğumuz sürece bayram keyifli idi. Coşkulu ve eğlenceli olmaya kalkışırsan onun adı gürültü yapmaktı, yaramazlık yapmaktı… 

Menajerlik bir anne gibi yaşı size yakın olmuş olsa dahi  sanatçıya anne şevkati ile sarılmak değil mi?

Şevkat mi bilemedim bak şimdi. Ama tölerans göstermek, anlayışlı ve çözümcü olmak, normal insan davranışları için kapris sayılabilecek talepleri hoş karşılamak ve çözmek ile annelikle benzeşen yönleri var elbette. Kendi adıma, annelik konusunda uykusuzluk, yorgunluk, uğraştırıcı olması gibi konuları hiç ana gündem maddesi yapmadım. Yıllar boyu o kadar çok farklı nedenle uykusuz kaldım ve birbirinden farklı ve manasız konularda kriz çözdüm ki, uyumayan bir çocuğu sabaha kadar bebek arabası ile gezdirmek, yaz günü kışlık bot, kış günü yazlık terlik ile çıkmak gibi inatlarıyla uğraşmak bana ancak eğlence oldu:)) her halini, her anını çok ama çok sevdiğim bir durum annelik. Barkın’ın annesi olmaktan fena halde mutluyum ben! 

 

Gülden Avşaroğlu ; Annem bana daha çok alan  tanımış.

Anne olmak sizi annenize yaklaştırdı mı?

Hem de çok. Bir kere annem ne dese haklıymış onu anladım. Endişelerini korkularını,  sürekli  olarak 5-10 yıl ileriye plan ve yönlendirme yapmasını anladım. 

Çocukken anneniz ile olan ilişkiniz ile şimdilerde sizin çocuğunuz ile olan ilişkiniz arasında ne farklar görüyorsunuz?

Ben de çalışan bir annenin çocuğuydum. O daha rahatmış ama. Bana daha çok alan tanımış. Tabi dönemin İstanbul’u , komşulukları , insanlığı farklıymış. Ben onun kadar rahat bir anne olamadım. Kızım Kiraz’ın ensesinden inmiyorum. Bana da ona da zor biliyorum ama çözeceğim inşallah. Ben bir de kaliteli zaman geçirmeye çok çaba sarfediyorum kızım ile. Yalnız kalmaya beraber tatillere çıkmaya başbaşa yemeklere gitmeye daha çok  özen gösteriyorum.  

 

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Ramazan Bayramı ile çocukluğunuzda  yaşanılan bayramlar birbirine benziyor mu?

 

Asla benzemiyor. Bayramlarda annem babam beni bebek gibi süslerdi. Günlerce bayramlaşmalara giderdik. Şimdi ben de Kiraz’ı süslüyorum özen gösteriyorum ama çoğu zaman gidecek yer bulamıyoruz. Bayram herkese tatil oldu artık. Ben yine de kabristanla başlayıp büyüklerimize el öptürmeye muhakkak götürüyorum. 

Menajerlik bir anne gibi yaşı size yakın olmuş olsa dahi  sanatçıya anne şevkati ile sarılmak değil mi?

Tam olarak öyle. Orada da sevgi esas benim için. Seviyorsam oyuncu için hayal kurarım endişelenirim hep kafamda planlarım vardır. Kartal gibi enselerindeyim onların da. İki  kez arasam ulaşamasam kalbim sıkışır gözlerim dolar. Ben de normal değilim ne diyim.

 

 

 

Ebru  Acar ; Kızım Bensu benim mucizem!

 

Anne olmak sizi annenize yaklaştırdı mı?

Anne olduğumda, annem hayatta değildi. Annemi çok erken kaybettim ve kızımı göremedi maalesef.  Annem hayattaymış ve benimle berabermiş gibi hissedip onu her yönüyle örnek alarak hayatıma devam ediyorum. Anne-evlat ilişkimiz o kadar güzeldi ki  öyle güçlü, ileri görüşlü, savaşçı anlayışlı ve yardım sever kadın tarafından büyütüldüm ki,  bu hayatta güçlü duruşum ve savaşçı halim annemin bana en güzel mirası.. Anne olmak bence bir kadın için paha biçilmez bir mucize. Ben de kızım için benim mucizem derim. Anne olunca annenize yaklaşmaktan öte onların kıymetini daha çok anlıyorsunuz. Ben erken kayıp yaşadım keşke annem hayatta olsaydı 3 kuşak bir arada zaman geçirmenin keyfini yaşayabilseydik. Ama o hep bizimle kızıma zaten hep anneannesini anlatırım, o da keyifle anılarımızı dinler. Yakınlarımı da her zaman tavsiyem anne babanız hayattayken onlarla çokça zaman geçirin. Çünkü giden geri gelmiyor.

Çocukken anneniz ile olan ilişkiniz ile şimdilerde sizin çocuğunuz ile olan ilişkiniz arasında ne farklar görüyorsunuz?

 

Biraz nesil farkı var diyebiliriz. Ama ben annemle çok iyi anlaşırdım, yeri geldiğinde bana çok iyi arkadaş olur beni dinler empati yapar ve yol gösterirdi. Ne söylese çıkardı, insan sarrafıydı ve hisleri çok kuvvetliydi. Disiplinli bir anneydi. Yalanı sevmezdi. Onu dinlemediğim zamanlarda bile onun dediğine hep gelirdim. Kızımla bizde çok iyi anlaşıyoruz ve çok iyi vakit geçiriyoruz. Fikir ayrılığı yaşadığımız konular tabi ki oluyor. Ben anne olarak öngörülerimi söylerim, uyarılarımı yaparım. Beni dinlediğini zamanı geldiğinde benim söylediklerimi hatırlayacağını biliyorum Çünkü ben de öyleydim, hala annemin tavsiyeleri aklımdadır. Ama daha 18 yaşında kızım  Bensu Küçükakar ve bir çok şeyi o da yaşayarak ve deneyimleyerek öğrenecek. Yaşına göre çok olgun, ne istediğini bilen ve ayakları yere sağlam basan bir genç kız . Onunla gurur duyuyorum. Ayrıca  küçüklüğünden beri profesyonel  bir dans geçmişi var ve oyunculuk eğitimleri devam ediyor. Bu yönde kendi adına emin adımlarla ilerliyor.

 

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Ramazan Bayramı ile çocukluğunuz da  yaşanılan bayramlar birbirine benziyor mu?

 

Kesinlikle benzemiyor. Eskiden bayramların tadı çok başkaydı. Her bayram sabahı rahmetli Barış Manço’nun “Bugün Bayram” şarkısıyla uyandığımı hiç unutamam. Sonrası şahane ve eğlenceli kahvaltı ve tabi ki gelecek misafirler için yapılan hazırlıklar. Kapıya gelecek çocuklar için annemin kolalı mendillerle ve bayram harçlıklarını hazırlamasını izlemek ve yardım  etmek bana çok keyif verirdi. Bayramda ailece birlikte yenilen yemekler ve keyifli sohbetler hala aklımdadır. Bayramlık kıyafetlerimle uyumam ve bayram harçlıklarını biriktirmek beni çok mutlu ederdi. Şimdi ise bayramlar sanki sıradan bir gün gibi geliyor, eski heyecan maalesef yok.

 

Menajerlik bir anne gibi yaşı size yakın olmuş olsa dahi  sanatçıya anne şevkati ile sarılmak değil mi?

 

Kesinlikle öyle, oyuncularımla zaten benim aramda çok güzel bir bağ var. Dostluk, paylaşım, size kendisini yakın hissetmesi ve güven en önemlisi.  Bu yıl bu mesleğe başlayalı tam 30 yıl olmuş, bunu da ilk defa burada söylemiş oluyorum. Sektörün her alanında çalışarak büyüdüm ve her şekilde öğrendiğim bilgi ve birikimle bu günlere geldim. Bu mesleği sevmezseniz, yapamazsınız. Aslında dışarıdan kolay gibi gözüken ama bir hayli zor olan bir iş yapıyoruz. Oyuncuları iyi bir şekilde temsil etmek, onların kariyerleri için doğru planlama yapmak ve onlara her zaman kendilerini iyi hissettirmek çok önemli. Sürekli iletişim kurmak zorundayız. Hem oyuncuyla hem de bağlantıda olduğumuz kişilerle. Köprü görevi görüyoruz o yüzden iki tarafı da iyi anlamak ve ona göre doğru hamle yapmak zorundasınız. Çünkü oyuncu seninle bir yola çıkıyor, sana güveniyor ve inanıyor. Bu yüzden prensipli ve dürüst olduğunda iki tarafta daha uzun birlikte yol alabiliyor. Ben bu işi kalbimle ve severek yapıyorum Oyuncularımla hem çok iyi dost, hem abla kardeş, hem de birbirimize her konuda destek olarak yol alıyoruz. Birbirinden değerli oyuncularla çalışıyorum, iyi ki hayatımdalar ve nice uzun yıllar birlikte sevgi ile güzel başarılara imza atarız.

 

 

Tümay Özokur;  Anne olunca anlarsın!

 

  1. Anne olmak sizi annenize yaklaştırdı mı?

Ben anne ve babasına hatta tüm ailesine çok düşkün bir evlat olarak şanslı bir eve doğdum. Anneme her daim düşkündüm halen de düşkünüm ama şu cümle kafama balyoz olarak indi mi? İndi!  “ anne olunca anlarsın!”… meğer o cümle de ne anlamlar yüklüymüş. Geçtiğimiz gün kızım Karen Berana'ya itirafta bulundum “ aynı benim anneme yaptıklarımı yapıyorsun “ diye ve dedim ki aradaki fark ben şimdi pişmanım ve onu anlıyorum ama sen henüz sadece kendini anlayabilirsin…hayat=tecrübe değil mi zaten..

 

 Çocukken anneniz ile olan ilişkiniz ile şimdilerde sizin çocuğunuz ile olan ilişkiniz arasında ne farklar görüyorsunuz?

 Ben içindeki çocuğu yaşatan ve biraz uçuk bir anne olduğum için oğlum Dora da kızım Karen Berana da benimle eğlenebiliyor. Ben şimdi olduğu gibi çocukken de uçuk bir çocuktum ama annemle sorun yaşamadım. Anne terliği o zaman da vardı şimdi de var ve bu durumda dahi biz eğleniyoruz. Çocukluğumu sadece özlemle anabilirim. Rahat büyüdüm çocuklarımı da rahat büyütüyorum. Ama annem kadar mükemmel bir anne değilim, onun kadar marifetli değilim, o daha evine odaklıydı ben maalesef işe, ama tabii ki hayat önceliğim evlatlarım…sevmeyi ve sevgiye dair tüm duyguları keyifle yaşayarak öğrendim ve öğretmeye çalışıyorum.

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Ramazan Bayramı ile çocukluğunuz da  yaşanılan bayramlar birbirine benziyor mu?

Bizler bayramı bayram gibi onun tüm gereklilik ve coşkusu ile yaşardık şimdi maalesef bayram demek tatile gitme eylemi ile eşleşiyor. Buna rağmen ben çocuklarıma değerlerimizi unutturmamak adına ne gerekiyorsa vermeye çalışıyorum. Anıları paylaşmaktan, anıları günümüzde yaşanır hale getirmeye çalışmak dahil…Bayramlarımızın hepsi çok kıymetli ne unutacağız ne de unutturacağız.

 

 Menajerlik bir anne gibi yaşı size yakın olmuş olsa dahi  sanatçıya anne şevkati ile sarılmak değil mi?

 Ben bu sevgi, şefkat ve aidiyeti oyuncularımıza tüm kalbimle yaşattım ama bir gerçek var ki bir evlat hata yaparsa ilk ebeveyninden kaçar:) Bu sebeple benimle aynı duyguda buluşanlarla yola devam ediyor ve kimlik olarak anne, abla kimliğimi menajer kimliğimden ayrıştırmaya çalışıyorum. Her bedene her diyet programı uymaz, anlayana…

 

 Bircan Silan ;

Anne olmak sizi annenize yaklaştırdı mı?

Anne olmak, elbette beni anneme daha fazla yaklaştırdı. Eminim bu duyguyu tadan herkes için bu geçerlidir. Anne olmanın kıymetini, zaaflarını, duyarlılıklarını, annemin fazla üstüme düşüyormuş gibi gelen davranışlarının; aslında ne kadar doğal olduğunu anlamıştım anne olduğumda. Onun beklentilerini, bir evlattan neler beklenebileceğini daha iyi anlamıştım. Anne olmamın üzerinden 32 yıl geçti. Anne olmak ile evlat olmak arasında çok fark var. O farklılığı hala çok iyi anlamış değilim.

 

Çocukken anneniz ile olan ilişkiniz ile şimdilerde sizin çocuğunuz ile olan ilişkiniz arasında ne farklar görüyorsunuz?

Annemle olan ilişkimde sevgi, şefkat ve paylaşma duygusu ön plandaydı. Oğlumla da olan ilişkimde bunlar ön planda. Sevgi, saygı, şefkat ve paylaşma duygusu, korku, panik hali hep aynı. ‘’Annem bana farklıydı, ben evladıma farklıydım’’ gibi düşünemiyorum. Aşağı yukarı duygularımız aynı. Şimdiki ebeveynler, şimdiki çocuklar bizden daha çok bilgililer. Dünya ellerinin altında. Fakat bizim annelerimizde, ben de o annelerden biriyim, duygular, ön seziler, hisler daha ön planda oluyordu.  İkisini iç içe geçirebilmek, birlikte yol alabilmek, bunlar çok kıymetli şeyler… Ben oğlumla arkadaş gibiyim. Annemle de arkadaş gibiydim. Belki de anne babalarınızdan gördüğünüzü siz de evladınıza yansıtıyorsunuz. Sadece zaman ve koşullar farklılaşıyor. Evladınla bir arada olmak, yemek yemek, kahve içmek, beraber deniz kenarında yürüyebilmek, bir anı paylaşıyor olabilmek dünyanın en güzel şeyleri.  Kendi annemle bunları yapabiliyor muydum? Hayır. Çünkü bizim imkanlarımız daha farklıydı. Biz çok kardeştik. Ama benim tek bir oğlum var. Annenden ne görüyorsan, evladına karşı öyle bir anne oluyorsun. İyi anne, koruyucu anne, duyarlı anne… İyi anne olmanın bazen sert kararlar vermek olduğunu öğreniyorsun. O an çocuğunun kalbi kırılsa da, ileride daha büyük kırılmalara engel olduğunu görüyorsun.

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Ramazan Bayramı ile çocukluğunuz da yaşanılan bayramlar birbirine benziyor mu?

Çok büyük farklar var. Bizim bir şekere, bir çikolataya, harçlığa, öpülen ellere, bayram elbiselerine, bayram ayakkabılarına karşı bir özlemimiz ve beklentimiz olurdu. Şimdi böyle bir durum yok. Filmlerde masallarda anlatılır gibi gelebilir ama bayram ayakkabımızı başucumuza koyup uyuduğumuz çok olmuştur. Topladığımız bayram harçlıklarıyla lunaparka gitmek, eğlenceye katılmak, bazen bir şeker helvası, bazen macun, balonlar almak… Bütün bunlar evlerimizde yaşanan bayram telaşlarıydı. O telaşa bizler de katılırdık. Şimdi öyle değil. Bence çocuklarımızın her gününü bayrama çevirmek hevesinde ve telaşında olmalıyız. Karne aldıklarında, iyi bir yere kabul olduklarında, mutlu olduklarında, sevinçlerinde hep bayram duygusunu hissetlerini sağlamamız lazım. Bazen yanağa kondurulan bir öpücük, bazen sırtın okşanması, bazen gözyaşının silinmesi, bazen bir kırgınlığın barışa dönüştürülmesi, bazen bir hüsranın da hayat için en büyük ders olduğunu çocuğumuza anlatılabilmesi… Bunlar çok kıymetlidir ve tüm bunlar kişisel bayramlardır. Ben kişisel bayramlarımızın çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum.

Menajerlik bir anne gibi yaşı size yakın olmuş olsa dahi sanatçıya anne şefkati ile sarılmak değil mi?

Evet çok doğru. Menajerlik de annelik gibi. Yaşı benden büyük de olsa, benden küçük de olsa ya da eşit de olsa bir anne şefkatiyle yaklaşmak demek. Anne olmak empatinin eşittiri gibi geliyor bana. Hayatın bütün sırrı bu empati duygusunda. Annelikte en çok işleyen duygudur empati. Gece kulağımda telefonla çok uyuduğumu bilirim, dinlerken uyuya kaldığımı, bazen bir sanatçının benim omzumda ağlarken gözyaşlarıyla ona eşlik ettiğimi, ödül aldığında ondan çok benim sevindiğimi bilirim. Anne şefkati dünyanın en güzel şefkati. Bazen sert durabilmek, kuralları olabilmektir annelik. Bazen de akşam 9’da yatmayacaksın, sütünü içmeyeceksin kurallarından da vazgeçebilmektir. Annelik derin bir duygu. Oğlum  Umutcan  18 yaşına girdiğinde ona 18 yaş hediyesi olarak yazdığım ‘’İyi ki Annenim Senin’’ isimli bir kitabım var. Orada çok sevdiğim ve oğluma yazdığım bir şiirim var.