İsmail Hacıoğlu’ndan şarkılar!

Caner Ural
Caner Ural
Yayın Tarihi : 23-01-2024 12:56

Yüksel Aksu’nun yönettiği  “Cem Karaca’nın Gözyaşları” 26 Ocak 2024  tarihinde vizyonda, geçtiğimiz günlerde  basın gösteriminde izlediğim filmde Cem Karaca’yı canlandıran İsmail Hacıoğlu’nu bambaşka bir kimlikte izledim.

Müzik tarihine yön veren besteleri, liste başı olan şarkıları ve siyasi duruşuyla ön planda olan Cem Karaca’yı canlandıran İsmail Hacıoğlu’nu Karaca’nın şarkılarını başarı ile yorumlaması dikkatimi çekti, çok ama çok  başarılı idi, geçen Fethiye Film Festivalinde sormuştum Yüksel Aksu’ya gerçekten şarkıları o mu okuyor diye, o gün filmi izlerken hayretler içerisinde kaldım.  Bunca yıl neden şarkıcılığı denemedi diye düşünmedim değil. Hatta bir ara düşündüm yapay zeka işimi malum geçtiğimiz günlerde Zeki Müren’in Norm Ender’in ‘ Parla ‘ adlı şarkısı seslendirmesi gibi, ama film sonrası  youtube  da araştırırken birkaç yıl evvel ‘4 Mevsimlik Şarkılar’ adlı programda sanatçının Cem Karaca, Sezen Aksu gibi isimleri şarkılarını okuduğunu fark ettim.  Çok da iyi idi. Hafta sonu devamlı Cem Karaca şarkıları dinledim, 28 Ocak tarihinde AKM Devlet Modern Folk Müziği Topluluğu da ‘ Cem Karaca  Şarkıları ‘ adı altında bir konser düzenliyor, Cihan Okan, Sevingül Bahadır  ve Jülide Karan dan oluşan topluluğunun şarkılarını dinlemek için gün sayıyorum adeta. Bu arada önceki akşam   filmin AKM de gerçekleşen  galasında  İsmail Hacıoğlu orkestra ile beraber Karaca’nın  ‘ Tamirci Çırağı ‘ adlı şarkısını canlı canlı olarak seslendirirken   sanatçıya  Karaca’nın oğlu  Emrah Karaca eşlik etti. büyük alkış aldı. Ve finalde  hologram  ile Cem Karaca’nın sahnede şarkı  söylemesi görülmeye  değerdi.

 

Fikri Harika Prodüksiyon ve Aytaç Medya’nın ortak yapımcılığında çekilen, danışmanlığını Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca’nın yaptığı filmin senaryosunu Onur Böber, Özden Uçar ve Emrah Saltık kaleme almış. Filmin müziklerini ise  Cem Öğet hazırlamış.

“Cem Karaca’nın Gözyaşları”nda İsmail Hacıoğlu yanında  Fikret Kuşkan, Yasemin Yalçın, Meral Çetinkaya, Buçe Buse Kahraman,  Melisa Aslı Pamuk, Melisa Döngel, Kubilay Tuncer, Alper Saldıran gibi özel isimler  rol almış.  

 

 Sanatçının ilkokul yıllarından 1987 yılına Türkiye’ye dönüşüne kadar geçen hikayesini anlatan ‘ Cem Karaca’nın Gözyaşları’ filminin bazı sahneleri beni de ağlatmadı değil, çok duygulu çok gerçek bir hikayeyi anlatmış Aksu. Çok iyi bildiğimiz  Cem Karaca’yı İsmail Hacıoğlu duruşu, bakışı, ses tonu ile mükemmel yakalamış, özlemişim Yasemin Yalçın’ı ekranda görmeyi çocukluğumun efsane oyuncusu Toto Karaca ile muhteşem ekranda neden bu kadar zamandır olmadığını hissettirdi bir anda.

Filmin en önemli noktalarından biri de makyaj çalışmaları olmuş özellikle İsmail Hacıoğlu ve Yasemin Yalçın’a yapılan makyaj çalışmaları mükemmel.

Çoğu zaman 2.5 – 3 saat süren bu çalışmalar için Makyaj tasarımları ve tarama işlemlerini yapan sanatçı Ahsen Gülkaya Heinly Artuklu Haber’e yaptığı açıklamada ; “3D ile işlem yapmanın en önemli avantajı hep uygulanan silikon kalıbı Amerika'ya kargolamak yerine sadece tarama dosyasını e-mail yolu ile zaman kaybı olmadan göndermemiz. Diğer avantajı da hiç hata payı olmadan, bire bir oyuncunun kalıbının, modellemeyi yapacak kişiye ulaşmış olması” dedi.

 

 Ahsen Gülkaya Heinly; “Cem Karaca için en büyük parçamız dudak altından başlayıp bütün çene hattını kaplayan protez oldu. İkinci protezimiz de askerlik döneminde geçirdiği ufak bir kaza sonucu burunda oluşan kemerden dolayı burun proteziydi. Daha sonra oynadığı döneme göre de oyuncunun gençleştirme ve yaşlandırma makyajları yapıldı. Tüm protezler çekim günü sayısına göre Ben Nye makyaj stüdyosunda üretildi” dedi. 

“Cem Karaca’nın Gözyaşları”, müziğimizin gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden birinin hayatını anlatırken aynı zamanda izleyicileri sanat ve aile arasındaki zorlu dengeyi de keşfetmeye davet ediyor.

 

Hücreler sahnede!

Düşünsenize sahnede Engin Günaydın, Cengiz Bozkurt, Şinasi Yurtsever gibi üç özel isim var. Ve Nilperi Şahinkaya, Kubilay Aka, Deniz Cengiz ve Gökçen Gökçebağ gibi değerli isimler de cabası. O salondan keyif almadan dönülür mü? Tabii ki dönülmez, çok keyif aldığım çok emek harcanmış çok güzel bir iş olmuş ‘Hücreler ‘ adlı oyun.

 

BKM’nin, yeni projesi  Engin Günaydın’ın yaklaşık 20 yıl evvel yazdığı ‘Hücreler ‘ sahnede, oyunun yaratıcı yapımcılığını Nisan Ceren Özerten’in üstlenirken Engin Günaydın ve Doğu Yaşar Akal’ın yönetmenliğinde gerçekleştirilen iki perdelik komedi  oyunda rengarenk kostümler, danslar,  eğlenceli müzikler cıvıl cıvıl bir sahne sizleri bekliyor.

Hücreler’in sürprizleri ise  Gülse Birsel, Selin Şekerci, Derya Karakaş ve Rüştü Onur Atilla onlar videodan oyuna katılmaları.

Işıktan kıyafet tasarımına, müziklerinden hareket tasarımına kadar her detayın mükemmel olduğu ‘Hücreler’ fantastik komedi türünde bir oyun.

Engin Günaydın’ın Nejat karakteri ile rol aldığı oyun insan  vücudundaki hücrelerin hayatını fantastik ve sürreel bir komedi dili ile sahneye taşıyor.  ‘Nejat’ isimli karakterin yaşadığı olumsuzluklar karşısında vücudundaki hücrelerinin verdiği tepkileri sahneye taşıyor, ‘Hücreler ‘ hayatta kalmaya çalışan hücrelerin ironik hikâyesini anlatıyor.

‘Hücreler’in sahne tasarımını Deniz Saip ve Bilgehan Bulut  hazırlarken kostümleri Gül Sağer ve müzikleri ise Tolga Çebi hazırlamış.  

 

Oyun sonrası   girdiğim kuliste bu aralar pek yoğun olan ‘ Hücreler ‘ de AloeVera  tiplemesiyle dikkat çeken masum bir hücre gibi gözükse de finale doğru sadece kendini düşen virüs karakterini başarı ile  canlandıran Nilperi Şahinkaya ile oyunu ve yeni projelerini konuştuk, başarılı sanatçı ‘Hücreler’in onun için çok keyifli bir çalışma olduğunu yakın zamanda  Kanal D ‘de yayınlanacak  ‘ Senden Önce ‘ dizisi için neredeyse her gün dizi setinde olduğunu belki yaz ayları gibi yeni uzun metraj film projesi olacağını,  Netfilx’te  yayınlanacak Cem Yılmaz’ın  ‘Erşan Kuneri 2 ‘nin sonbahar gibi ekranda olacağını,  ‘Derin Mor ‘ adlı dizisinin TRT nin Tabii kanalında devam ettiğini söyledi.

 

AloeVera: Başta güzelliğiyle dikkatleri üzerine çeken masum bir hücre gibi gözükse de aslında yalnız kendini düşünen bir virüstür.

 

Kürk Mantolu  Madonna sahnede!

 

Aysa Tiyatro’nun yeni projesi Türk edebiyatının en önemli baş yapıtlarından ‘Kürk Mantolu Madonna’yı  prömiyerinde Caddebostan Kültür Merkezinde izledim, yıllar evvel başka bir kadro ile özlediğim oyunu Taner Barlas yeniden oyunlaştırmış  ve yönetmiş aynı zamanda Raif  Efendi karakteri ile sahnede başarılı sanatçı.



Basıldığı günden bu günlere  1 milyondan fazla satan kitabı  bu kadar özel kılan ve hala konuşuluyor olmasındaki en büyük pay, sanırım yazarı  Sabahattin Ali’nin usta kalemi ve başarılı ruh tahlilleri.

Psikolojik bir anlatı olarak da ifade edebileceğimiz roman  aşk, yalnızlık ve yabancılaşma üzerine kurulu oyunda  Taner Barlas yanında üç değişik rol de izlediğimiz Şebnem Özinal oldukça başarılı. Ceren Benderlioğlu, Kıvanç Kürkçü ve anlatıcı olarak Ekin Aksu rol alıyorlar. Prömiyer de Melike Demirağ, Nasuh Bektaş, Sefa Zengin ve Şencan Güleryüz gözüme çarpan isimler arasında idi.

Oyun 24 Ocak Fişekhane, 25 Ocak Beylikdüzü AKM, 27 Ocak Kozzy, 30 Ocak Moi Sahne 31 Ocak Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi sahnelerinde.

 

Berkay Ateş hem yazmış hem oynuyor!

 

Uykusuz Bir Rüya, Salim, Adana’da ailesiyle yaşayan Salim’in  hikayesi aslında. İstanbul’a, amcasının yanına gönderilmesi ile beraber  yaşadıkları  var oyunda. Adanalı Salim’in  amcasının kebapçı dükkânında çalıştığı sırada  tanık olduklarıyla kendini aşina olduğu çemberin dışında, zorlu bir patikada bulurken çocukluğuna uzanıyor  hikaye.

Tek perdelik oyununda  izlediğim her oyunu ile tiyatromuza altın harfler ile adını yazdıran Yiğit Sertdemir yönetmiş yine müthiş bir iş ortaya çıkarmış. Ve Berkay Ateş en son ‘ Karanlık Gece ‘ ve  ‘ Magarsus’ ta sergilediği oyunculuğunda sonra  ‘Uykusuz Bir Rüya, Salim’ de yine  harikalar yaratıyor. Rolden role girerken Mirkelam, Burak Kut şarkıları , halay ve macarena dansları ile şaşırtıyor adeta. Sahnede ki performansını siz izlerken heyecanlanıyorsunuz sanki,  o kadar içten o kadar  samimi oynuyor ki anlatılmaz.

Bu oyun ile beraber Berkay  Ateş’in aynı zamanda  yazar kimliği olduğunu da öğrendim. Everest Yayınlarından çıkan ‘Sessizliği Vurun ‘ adlı kitabında beş oyun ve bir öykü bulunuyor. Oynadığı ‘ Uykusuz Bir Rüya, Salim’ de Ateş’in kaleminden ve kitapta  da  var.

TiyatroD22 ‘nin kapalı gişe oyunu ‘Uykusuz Bir Rüya, Salim’  26 Ocak’ta  Atlas Sinemasında, 7-8 Şubat Alan Kadıöy, 12-23 Şubat’ta ise Fişekhane sahnesinde.  Oyunu izlediğim gece  Meltem Cumbul, Okan Urun, Özcan Alper ve Mahperi Mertoğlu seyirciler arasında idi.

Selcen Gür’ün yeni kitabı ; Plaza Sufisi

Her önerisine değer  verdiğim gazeteci Sayım Çınar tavsiye etti Selcen Gür’ün  yeni çıkan ‘ Plaza Sufisi ‘ adlı kitabını.


Selcen Gür çağımız insanının bitmek bilmez arayışı ve soruları, Tasavvufun ve pozitif psikolojinin bakış açılarını harmanlayan metinlerle Plaza Sufisi’nde kaleme almış.

 Yazar Selcen Gür’ün okuyucular ile buluşan ilk  romanı 2021 yılında yayınlanan Sır ve Gölge’de yaşamın sırları ve gölgeleri arasında kendini gerçekleştirmeye çalışan kadınların birbirine değen yaşamlarını anlatmış.  

Kendi kurduğu Tara Kitap’tan yayınlanan  ‘ Plaza Sufisi’ de Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Hacı Bektaş Velî gibi büyük sufiler ve Csikszentmihalyi, M. Seligman, N. LePera, V. E. Frankl, D. Gilbert gibi çağımız yazarlarının da okura eşlik ettiği kitap dört bölümden oluşmuş. Bugüne kadar ki  bilgi birikimlerini  zengin bir kaynakça ve kişisel tecrübeleriyle sentezleyen  Gür, inancın biyolojisinden tevekkül ve teslimiyete, öfke ve haset gibi duygulardan kalıcı mutluluk ve erdemlere kadar çok sayıda konuyu bazen kurgusal bir zeminde bazen de tamamen kendi bakış açısını yansıtarak sürükleyici bir anlatımla ele alıyor.

Plaza Sufisi, hız ve tüketimin doruk noktasına ulaştığı çağımızda hakikatin izinde gitmekte kararlı olanlara yoldaş olacak bir başucu kitabı olarak tanımlanıyor.

 

Daha önceleri Cosmopolitan Dergisi ve Posta Gazetesinde bir dönem köşe yazarlığı yapan Selcen Gür aynı zamanda sosyal projelere verdiği destekler yanında 2025 başında çıkaracağı  yeni kitabının da hazırlıkları içerisinde.

 

Frankfurt’ta yepyeni tasarımlar!

Avrupa’nın en büyük, dünyanın en prestijli tüketim malları fuarı olarak bilinen Ambiente, 26-30 Ocak 2024 tarihleri arasında Messe Frankfurt’ta gerçekleştirilecek.

Türkiye’den de birçok firmanın katılacağı Ambiente Fuarı’nda inovatif,  çağdaş ve ödüllü tasarımlarını ziyaretçilerle buluşturacak. Züccaciye, ev eşyaları, aydınlatma, hediyelik eşya gibi alanlarda en yeni tasarımlar ile sektördeki trendleri gözler önüne serecek olan fuarda   “Let’s Shape The Future Together” sloganıyla müşterilerin beklentilerini çağdaş tasarım anlayışı ile ele alarak, sektörün geleceğine birlikte yön vermeyi vadeden Kütahya Porselen Mezolit, Lagom, Cozy, Kratos adlı en yeni koleksiyonlarını ve Panio, Wellington, Gyoza gibi yeni nesil zamansız tasarımlarını stantlarında sergileyecek.


 Kütahya Porselen’in fuardaki en dikkat çeken koleksiyonlarından biri, dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarından olan German Design Awards 2024’te Mutfak kategorisinde Mükemmel Ürün Tasarımı ödülünün sahibi olan Panio olacak. 

 

Hakan Girit ‘Korkuyorum ’la listelerde!

Hakan Girit’in söz ve müziğini yazdığı  ‘’Korkuyorum ‘adlı şarkıyı  yine youtube gezmelerimde  fark ettim. Keyif aldım şarkıyı  dinlerken şarkının klibini Atilla Dündar Bodrum’da çekmiş.


Yaklaşık 35  yıl önce  Grup Piramit’in solistliğini yaparak profesyonel müzik hayatına başlayan, o günden bu yana ve konser çalışmalarına aralıksız devam eden sanatçı geçen 3 yıl içeriemde 14 single çalışması  gerçekleştirmiş.

Türk ve Amerikalı müzisyenlerin yer aldığı İstanbul- New York- Los Angeles arasında maceralı yolculuklar sonunda “First morning light”ı tamamlayan Hakan Girit prodüktörlüğünü Amerikalı Danny Stimac’in yaptığı ve Amerika’da ses getiren parçanın sözlerini Amanda Stimac’le ile birlikte yazan ve ses getiren sanatçı son on yıldır uluslararası otellerde , Ege ve Akdeniz sahilleri ağırlıklı olmak üzere İngiliz, Alman, Belçikalı, Rus, Ukraynalı, Hollandalı v.b. gibi ülkemizi ziyaret eden on binlerce turiste,  konserler vermeye devam ediyor.

Hakan Girit, “Ülkemin tanıtımı adına, ben ve ekibim kendi bestelerimin de yer aldığı Türkçe ve İngilizce geniş bir repertuarla bir nevi kültür-sanat turizm elçiliği yapmaya devam ediyoruz” diye konuştu.  

  • Etiketler