Tanrı'nın en sevgili kulunun kim olduğunu biliyor musunuz?

Yayın Tarihi : 18-09-2013 09:48
Maddi dünyadaki bir anne ve babayı düşünün. Çocuklarından birini daha çok, diğerini daha az seviyor ya da hiç sevmiyor olabilir mi? Zanlı bir katilin annesi bile, çocuğuna hala yoğun sevgi besler ve “oğlumu serbest bırakın, o suçsuzdur” diye yakarır. Bu maddi dünyada bile bir anne babanın kendi çocuğu hakkındaki düşünceleri böyleyken (ki onlar çocuğun gerçek anne babası değildirler) gerçek anne ve babamız olan Tanrı söz konusu olduğunda, nasıl olur da O’nun çocukları arasında fark gözettiğini söyleyebiliriz. Tanrı’dan bahsediyoruz. Ayrım yapmayan, taraf tutmayan, herkesi sevip eşit gören ve herkese adilce rahmet yağdıran şefkatli Tanrı’dan bahsediyoruz. [resim=20130918resim-095325KJ][/resim] Gerçek anne ve babamız olan Tanrı, çocukları arasında bir ayrım yapabilir mi hiç? Bazılarına özel imtiyazlar sunabilir mi? Kendisine inananları cennete, karşı gelenleri, inanmayanları ise cehenneme mi gönderir? Birçoğumuz bu yanlış kanı içerisindeyiz. Tanrı’nın ateist ya da komünist birine sırtını çevirip kendisini din yoluna veren birine ise özel ilgi duyacağına inanırız. Tanrı da aynı şekilde, bizi sevmeye her zaman devam eder. “En sevgili kul” gibi bir ifadeyi de ancak bizim o küçücük cahil beynimiz üretebilir. Çünkü Tanrı’nın nedensiz lütuf ve merhametini algılayamaz ve O’nun doğasını ancak bu dünyada görebildikleriyle kıyaslayarak değerlendirebilir. Tanrı’nın gözünde herkes eşittir. Tanrı sevgidir ve herkesi eşit derecede sever. Ne yaparsanız yapın, Tanrı yine de sizi sever. Kendilerine tepki gösteren ya da kötü davranan bir çocuğa, anne babasının duyduğu sevgi azalmazken, Tanrı’nın bize olan sınırsız sevgisinde bir azalma olduğunu nasıl düşünebiliriz? Ve eğer O, kendisine inananları destekler ve karşı gelenleri düşman sayarsa, o zaman O’nun bizden ne farkı olur? Tanrı’nın bir taraftan adaletli olduğunu, herkesi eşit görüp herkese eşit davrandığını söylüyor, diğer yandan ise “en sevgili kulları” diye bir ifade kullanıyoruz. Ne biçim bir çelişki bu? [resim=20130918resim-095336TD][/resim] Bu dogmatik düşünceyi kafanızdan atın. Tanrı’nın gözünde herkes eşittir ve eğer bu dünyada bir eşitsizlik görüyorsanız, biliniz ki bunun sebebi sadece sizsiniz. Bu farklılıkları bizler yaptıklarımızla, eylemlerimizle, düşüncelerimizle yaratıyoruz. Tanrı mutlak derecede rahman ve rahimdir. Özel olarak sevdiği bir kulu da yoktur. Olsaydı, sıradan biri olurdu. Bizim gibi tepki gösterir, taraf tutar, kin besler, öfkelenir, heyecanlanırdı; birilerine yardım eder, başkalarını da engellerdi; birilerini zengin edip başkalarını fakirleştirirdi; birilerine güzellik verir, başkalarını çirkinleştirirdi; birilerine uzun ömür bahşeder, başkalarının da ömrünü kısaltırdı. Bu dünyada gördüğümüz bu tür farklılıkların, ayrımların ve hatta adaletsizlik olarak değerlendirdiğimiz eylemlerin hiçbiri asla Tanrı tarafından gelmez; onlar bizim yaptıklarımızın sonuçları (meyvesi) olarak ortaya çıkar. Bu dünyada yaşadıklarınız geçmişteki yaptıklarınızın sonuçlarıdır; yani biçtiğiniz meyvelerin sorumlusu Tanrı değil, sizsiniz. Bu gerçeği iyi anlayın. Bu dünyanın etki-tepki / karma kuralını, “ne ekersen onu biçersin” ifadesini iyi öğrenin. [resim=20130918resim-095345ZH][/resim] Bizler sadece yaptıklarımızla ya O’na yaklaşıyor ya da O’ndan uzaklaşıyoruz. “Tanrı’nın en sevgili kulları” yönündeki değerlendirme de buradan geliyor. O’na yaklaşanlar için bu ifadeyi kullanıyoruz. Halbuki Tanrı’nın gözünde, herkes eşittir. O, tarafsızdır. Bizi bazı özelliklerimizden dolayı daha çok seviyor ya da sevmiyor olması imkansız. Bu, onun adaletli doğasına tamamen aykırıdır. Bu gerçeği asla aklınızdan çıkarmayın! Ve eğer O’nun “en sevgili kulları” olmuş olsa bile, siz de onlardan birisiniz.... ama biraz yaramazsınız... Unutmayın; Tanrı, kendi bu yaramaz sevimli çocuğuna her zaman sevgiyle bakıyor ve onun büyüyeceği ve yaramazlıklarıyla kendisine zarar vermeye son vereceği o günü sabırla bekliyor.