Bir gram pratik, bir ton bilgiye değerdir!

Yayın Tarihi : 23-03-2013 14:44
Bir aşçı, nasıl aşçı oldu sizce? Sadece yemek tarif kitaplarını ezberleyerek mi? Hayır. Önce mutfağa geçer. İlk gün kırar, döker, etrafı darmadağın eder... Hiçbir şeyin ayarını tutturamaz; ne ocağın ateşini, ne yemeğin tuzunu, suyunu ve yağını, ne de pişirme süresini... Ama düzenli uygulamayla, yemekleri günden güne daha lezzetli olmaya başları. Sonunda öyle bir ustalık seviyesine ulaşır ki, artık miktarları ayarlamakta el ve gözleri yeterli olmaktadır. [resim=20130323resim-144539F7][/resim] Bir gram pratik, bir ton teoriye eşittir. Bunu hiçbir zaman unutmayın. Fazla bilginin bize yarar sağladığını düşünüyoruz; ama onun getirdiği büyük dezavantajlarından haberimiz bile yok. Şaşkınlığımızın nedeninin ne olduğunu düşünüyordunuz? Tabii ki bu fazla bilgiler; pratiğe dökülmemiş ve özümsenmemiş olan o bilgiler... Çok duyuyorum, “Hocam, kafam karıştı. Siz bunu söylüyorsunuz; başka bir felsefe ise şunu söylüyor. Beni aydınlatır mısınız?” Birbirimizi kuru kuru kelimelerle anlamaya ve ikna etmeye çalışıyoruz. Şaşkın şaşkın dolaşıyor ve bu şaşkınlığımızı diğerlerine aktarıyor, onların kafalarını da bulandırıyoruz. Her şeyi kuru kuru bilgilerle anlamaya çabalıyoruz. Uygulamak için zaman bulamadığımızdan dolayı, bu kuru bilgiler çoğalıyor. Zaman bulduğumuzda ve pratiğe dökmek istediğimizde ise hangisinden başlayacağımızı bilemeyip çoğalan bu bilgilerin altından kalkamıyoruz. Kafa şaşkındır. Bu durum kişileri “İyisi mi vazgeçeyim”, deyip tembelliğe sürüklüyor. İşte bilgi uygulamaya geçmediğinde getirdiği ikinci olumsuz yön de budur. Sonuç olarak, hiç kimse aldığı bilgileri hayata döküp tecrübe almıyor ve uzmanlaşmıyor. Yani aslında herkes teorisyendir, pratisyen değil. Bu da hurafelerin, yobazlıkların, inançsızlıkların türemesine neden oluyor. Halbuki bilgilerinizin hayat bulmasını istiyorsanız, onları özümsemek, idrak etmek istiyorsanız, onları aldıktan sonra hemen pratiğe dökmelisiniz. Sadece üniversite eğitimi ile bir mimar, doktor, mühendis olunamayacağının farkındayız. İnşaatta çalışan normal bir işçi bile, yeni mezun olmuş inşaat mühendisini hiçe sayıp adam yerine koymaz; çünkü bir binanın konuşularak değil de, çalışarak inşa edildiğini çok iyi bilir. Bizler de bunu hayatımızın diğer tüm köşelerine yayabiliriz. Burada bir şey eklemek istiyorum. Tabii ki bilgi almak şarttır. Kişi önce bilgi almalı ve ardından da uygulamaya sokmalıdır. Bilgi ve pratik, bunlar birbirini tamamlayan paranın iki yüzü gibidir. Her bilgi, pratikle desteklenmelidir ve her pratiğin arkasında da bilgi olmalıdır. Yobazlık nasıl ortaya çıkar veya yobazlık nedir? Kişi bir şey yapar, ama yaptıkları konusunda bilgisi yoktur. Kendisine neden bunu yaptığını sorduğunuzda, size cevap veremez. İşte yobazlık budur. Pratikle desteklenmeyen bilgi ise sadece birinin kafasından çıkan bir tez olmaktan başka bir şey değildir. Yani her ikisinin de birbirine ihtiyacı var. Ama unutmayın, BİR GRAM PRATİK, BİR TON TEORİYE DEĞERDİR...