MÜKEMMEL VARLIKLARIZ AMA NEDEN ACI ÇEKİYORUZ!

Yayın Tarihi : 01-09-2012 16:01
Alev alev yanan bir ateş düşünün. Yüksek bir duvar ise bu ateşin etrafı sarmış olsun. Ateşi göremez ve onun ısısını hissedemezsiniz, öyle değil mi? Şimdi de ışığı hayal edin. Üzerine de kalın bir battaniye serdiğinizi varsayın. Bu durumda ışığı görmeniz mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde, Tanrı hepimizi eşit yarattı. Tanrı idrakine ulaşmış bir Aziz’i de, sıradan bir insanı da aynı yarattı. Aksi taktirde O’nun Rahman ve Rahim olduğunu söyleyemezdik. Fakat bir Aziz ile sıradan bir insan arasında önemli bir fark mevcuttur: Aziz, ışığına engel olan örtüleri kaldırmışken, sıradan bir kişi için örtüler ışığı kesmeye devam eder. O zaman çabalayacak bir şey varsa, bu mükemmel olmak için harcanacak çaba değildir. Işığı kesen örtüleri kaldırmak ya da Tanrı ile aranızdaki duvarı yıkmak için uğraşmalıyız. Aksi taktirde tıpkı fabrikadan yeni çıkmış, tıkır tıkır çalışan bir arabanın ayarlarıyla oynayıp onu gereksiz yere düzeltmeye çalışmak gibi, kendinizle ilgili yapacağınız müdahaleler de ayarlarınızın bozulması ile sonuçlanacaktır. Çoğumuzun şu andaki durumu da bundan farksız. Şimdi bu duvarın ya da örtünün ne olduğuna bir göz atalım. Tanrı ile aranızdaki tek duvar sahte egonuzdur (sahte kimlik). Tek çabanız bu sahte kimliğinizi yok etmek ve gerçek kimliğinizi bulmak olmalıdır. Bu da meditasyonun konusudur. Gerçek meditasyon bu duvarı yıkar ve hakiki kimliğinizin ortaya çıkmasını sağlar. İşte bu nedenle kişi sözde meditasyon teknikleri diye adlandırılan rahatlama metotlarını değil de, bu duvarı yıkacak olan uygulamaların peşinde olmalı ve bunun eğitimini almalıdır. Bu yolun hiç de kolay bir yol olmadığı konusundan sizi baştan uyarmalıyım, lakin karşınızda güçlü bir düşman durmaktadır. Şimdiye dek her şeyi yapan zihniniz... Tüm varoluşunuzu ele geçirip tahta oturmuş olan ve hayatlar boyu sizi bu maddi dünyaya getirip götüren zihninizdir. Acı çekmenizin ya da mutlu olmanızın tek nedeni de odur; onun içindeki düşüncelerdir. İşte bu düşünceler, güneşi kesen bir bulut gibi içinizdeki ışığın ve aydınlığın ortaya çıkmasını engellemektedir. Sizi aydınlatıp ısıtan içinizdeki güneşe dönmelisiniz. Onu dışarıda aramayı bırakın. Mükemmel olma çabası içerisine girip kendinizden daha da fazla uzaklaşmayın. Nereye gidiyorsunuz ki? Dışarıya doğru attığınız her adımla kendinizden biraz daha uzaklaşacaksınız. Ve bu da size acı verecektir. Şaşkın olmayın... Aydınlanmayı ya da Tanrı'yı dışarıda aramayın. İçinize dönüp o örtüleri kaldırmak için adım atın. Tek göreviniz bu kirlilikleri temizlemek ya da örtüleri kaldırmaktır. Görmüş, duymuş ya da okumuş olduğunuz tüm Sadhana'ların (ruhani/manevi egzersizler ) tek bir amacı vardır. Hepsi içe giden yolu size açar. Yoldaki engelleri kaldırıp özünüze ulaştırır. Ancak o öze ulaştığınız an, Tanrı'yı görüp aydınlanmış biri olmanın ne demek olduğunu anlayacak ve tecrübe edeceksiniz.