HAYVANLAR İNSANLARDAN DAHA ÜSTÜNDÜR

Yayın Tarihi : 02-10-2012 18:42
İnekler, mandalar veya aslanlar vs., yılda bir kez nesillerinin devamlılığını sağlamak için çiftleşirler. Ayrıca birçok hayvan kendilerine tek bir eş seçer ve hayatları boyunca ona sadık kalırlar. Aldatma gibi bir özellikleri de yoktur. Oysa insan, neredeyse tüm hayatını bu tür zevklerini tatmin etmek için harcar ve böylece bedenini, zihnini, aklını ve ruhunu mahveder. Yani, yine insanlara kıyasla, hayvanların üstün olduğunu görürüz. Savunma ya da korku söz konusu olduğunda da hayvanların niteliklerinin üstünlüğünden bahsetmek mümkündür. İki hayvan kavga ettiğinde, hemen saldırıya geçmezler. Önce güçlerini sergilerler. Zayıf taraf güçsüz olduğunu anlar ve kavgayı orada sonlandırır. Ama bizler zayıflığımızı kabul etmeyip öfkelenir, kin tutar, çete kurar, yandaş toplar ve karşı tarafın işini bitirmek için değişik fırsatlar kovalarız. Egomuz zayıf olduğumuzu kabul etmemize engel olur. Hatta kendi türümüze zarar verecek ya da karşımızdakini öldürecek kadar ileri bile gideriz. Halbuki hiçbir hayvan kendi türünü öldürmez ve diğer hayvanları da öldürürse bile, bunu sadece acıktığında, karnını doyurmak için yapar. Ama bizler maalesef böyle değiliz. Lüzumsuz yere, sadece zevklerimizi tatmin etmek için diğer canlı varlıkların hayatlarına son veriyoruz. Hayvanlar için ağlamak, gülmek, heyecan duymak, kıskançlık, bencillik vb. söz konusu değildir. Sadece anı yaşarlar. Onlar ne geçmişe dönüp acı çekerler, ne de gelecek konusunda endişe duyarlar. İnsanı, hayvanlardan daha alt konuma getiren başka bir özellik de insan yavrusunun doğduğunda, tüm varlıkların en çaresizi olmasıdır. Doğum almak için hastanelere ihtiyaç duyması bir yana, anne bakımı olmadığında da, hayatta kalma şansı neredeyse sıfırdır. Dahası, bakım için gerekli olan zaman, küçük hayvanlar için gerekli olan zamandan çok daha uzundur. Kültürel düzey ne kadar yüksekse, eğitim süreci de o kadar uzundur. Diğer yandan, hayvanlar hayatta kalabilmek için gerekli olan bilgiyle doğal olarak donatılmışlardır. Dört günlük bir yavru, kendi başına otlamaya başlar ve zehirli otlar ve çalıları ayırdetme yeteneğine sahiptir. İnsan, seneler süren araştırmadan sonra bile bu sağduyuyu elde edemez. Hayvanlar aynı zamanda, fiziksel güzellik açısından da meşhurdur. İnsanda mevcut olan sıradışı herhangi bir güzellik, hayvanlarınkilerle karşılaştırılır. Hayvanların güzelliklerinden ilham alan bir çok metafor vardır; ceylanın gözleri, bülbülün sesi, kuğunun zerafeti, vs. Tüm bu örnekleri insanın birçok yönden hayvanlara göre daha alt seviyede olduğunu sizlere anlatmak için verdim. Ruhsal hayatın en üst konumuna yükselmeden önce, bizler sadece kendilerini besleyen, üreyen ve bencil çıkarını gözeterek dünyada dolaşan insan-hayvanız. Öyle yozlaştık, yapaylaştık ve doğamızdan uzaklaştık ki, doğal olan hiçbir şey bizi artık tatmin etmiyor. Durmadan doğal olmayan heyecan, besin ve çevre koşulları vs. için körü körüne araştırmalar yapıyoruz. Buna rağmen, tüm kutsal kitaplar, oybirliği ile, insan doğumunun ayrıcalığını ve nadirliğini kabul eder. Merakımız doğal bir şekilde uyanır. Neden insanoğlu, göksel varlıklar da dahil olmak üzere tüm canlı varlıkların en yücesi olduğu ilan edilir? Bu yüceliğin arkasındaki sır nedir? Bu konuya bir sonraki yazımda devam edeceğim…