Oyuncu Gökhan Yavuz'un ders niteliğindeki yazısı

Sevilen oyuncu Gökhan Yavuz kaleme aldığı yazısıyla dikkat çekti. İşte Gökhan Yavuz'un ders niteliğindeki o yazısı...

Oyuncu Gökhan Yavuz'un ders niteliğindeki yazısı
MAGAZİN
Yayın Tarihi : 23-01-2025 16:06

Elma dersem çık, armut dersem çık, bencil dersem çıkma!


Keşke hiç kimse çıkmasa...

Lakin, inatla, herkes elmaları, armutları hatta birbirini eze eze çıkar. O da yetmez birbirinin posasını bile çıkarır olmuş şu zamanda.

“Ne yaşıyorsunuz? Ne yapıyorsunuz siz?” Deyince de; "organik insan suyu, çok faydalı" diyenler bile çıkacaktır çağımızda. Yarma, odun, kütük, taş devrine hoş gelmişiz.

Kibar kibar soranlar çok az. Azize teyze, Perihan abla, Mehmet amca gibi, “evladım biz yanlış mı geldik? Bir yardımcı olsanız“

Gülüşmeler, kahkahalar “yok yok siz gelmediniz gidicisinizler” gırla.

Bebek Kaan, çocuk Ediz soruyor; "Nereye geldik biz? Nereye doğduk!" Yine o güruhta anlamsız kahkahalar...
“Gelmeseydiniz, beni ilgilendirmiyor, bana ne“ demeler fütursuzca!

Sene 2025, rakam olarak çok şık duruyor. Iki bin! Yirmi beş! vay vay vay… Ne çok sene ne ihtişam ne ambalaj... Sonuç internetten sipariş verdiğimiz, gelen salatalık. Bu nasıl zaman arkadaş? Bu nasıl kabalık? Bu nasıl bencillik? Nasıl da kimsenin kimseye tahammülünün kalmadığı, maneviyatın sadece tozunun dibinin kaldığı, kapkara materyalist bir zaman.

Oysaki her yeni gelen seneden hepimiz dileklerde, temennilerde, isteklerde, dualarda bulunuyoruz. Demek ki bunu yine hissetmeden bencilce, kalpten kopuk, lafta yapıyoruz. Yeni yılın ilk ayı bitiyor. Dünya yine kaos yine acılarla geliyor.

Suçlu dünya mı, sistem mi? Tabii ki de hayır. Ne ektiysek onu biçiyoruz.

Aslında soru basit, cevap çok belli... Derken yüksek sesle yine o tuhaf kahkahalar;

“bana ne sorudan, cevaptan, ben yaşarım istediğim gibi. Bana ne senden, ondan, diğerlerinden, dünyadan…”

Öyle değil güzel kardeşim. Ben değil biziz! Aynı zamanda aynı dünyadaki hayattaşız. Kusursuz bir yapbozun iyisiyle, kötüsüyle, büyüğüyle, küçüğüyle bir parçasıyız. Mahallende yere attığın çöpten dolayı, Fransa’daki Anais’e de Uganda’daki Balindaya da ayıp ediyoruz… Boğazda attığın o pet şişeden dolayı, Pasifik’teki balinayı, Muğla’da yaktığın orman için Amazondaki balta girmemiş ormanları ağlatıyoruz. Tarihi bir yapıya çakınla attığın çentikleri inan Mısır’daki pramitler ayıplıyor...

Ondan bundan yaka silkebilirsin, lakin bu bencilliğinden dolayı her yeni doğanın vebali yakana yapışıyor. Bu veballer öyle gram falan değil altında ezileceğin bir prens makinesi gibi tonlarca. Yapma!
Ben demeyi bırak. Tüm kalbinle adımını at, sevgiye hizalan ve bizin, biz olmanın anlamını, manasını hisset.

Bak sana bir sır vereyim, şükürden, umuttan uzak duran, yediği yemekten tat almayan, sağlığını kaybetmeden nasıl bir servet olduğunu idrak edemeyen dostum... Mutluluğun en anlamlısı en saf hali kendinden başkalarını mutlu etmekte saklı. Başkasının acısını hissedebilmekte, bir kediye bir köpeğe bir tas su vermekte gizli. Güneşe teşekkür edip, yıldızları kalp eliyle alkışlamakta duruyor...

Empati yeteneğin olsun, yanında azıcık vidan azıcıkta merhamet olsun. Senin de yaşlanacağın yaşlara bu zamanlara gelmeden önceki çocukluğunu düşünerek çocuklara saygın olsun. Baktığın her gözde, göremediğin her yüzde kendini bul kendini gör ayna misali.

Sana nasıl davranılmasını niyet ediyorsan öyle davran herkese. Ayırt etmeden, ötekileştirmeden, kınamadan, yermeden, yargılamadan… Sahiplen her zerreyi.

Hasat zamanı geliyor. Eleğin boşlukları daha fazla. “Aman herkes nasıl davranıyorsa ben öyle yapayımla” olmaz… Sen koyun değilsin, koyunlardan özür dilerim. Biri uçurumdan atlıyor diye peşinden gitmek aklına günah etmektir. Çekil kenara "ben atlamam" de, "ben kırıcı olmam" de, "ben bencil biri değilim" de "özür dilerim aklım" de "günaydın hadi uyan" de bir buse kondur içindeki sevgiye…

Her şey mi bu kadar değişti? Hayır devam ediyor güller kokmaya, yanan ormanlar inatla gölge yapmaya, oksijen üretmeye, o kirlettiğimiz denizdeki, okyanustaki yunus göz kırpıyor hala tebessüm ediyor bize, güneş batıyor ama küsmeden bizimle tekrar tekrar her yeni gün doğmaya devam ediyor. Ay, yıldızlar inatla varlar yanımızda "buradayız ve sizi görüyoruz" dercesine.

Bolu’daki facia boyutunda yangında can veren insanlarımız oldu. Onların sevenlerinin, ailelerinin kalplerine de ateş düştü… Azımız tanımadığımız canlar için göz yaşı dökerken, çoğumuz akşamki derbi maçın iddiasına düştü. Çok çok acayip olan ve asla anlayamayacağım ise hala o pistte kayak yapmaya devam edenler... Sizin kalbiniz ne sıra ne ara ne zaman böylesi buz tuttu?

Bu alem bir sınav arkadaşım.
Dersin adı: Şükür ve sevgi
Allah zihin ve kalp açıklığı, vicdan versin. Sınavında başarılar dilerim!

Gökhan Yavuz