1970'li yıllarda Ege Ekspres Gazetesi'ni, Yaşar Holding'ten Hürriyet Gazetesi satın aldı. Rahmetli Nezih Demirkent, Turgut Dinsel, Seçkin Türesay gibi önemli gazeteciler İzmir'e karargah kurarak, Ege Ekspres'i güçlendirip, Yeni Asır ile rekabet edebilecek duruma getirme uğraşı içine girdiler. Ben gencecik bir gazeteciydim. Sayfa sekreterliği yapıyordum. Nezih Bey, Ege Ekspres'i tabloid olarak çıkarma kararı aldı ve beni de birinci sayfa sekreteri yaptı. Şimdi de vardır, gazetelerin sayfalarında seksi kadın fotoğrafları. O dönemin en seksi kadınlarından biriydi Figen Han... Zaten 70'li yıllar... Sinemalar 24 saat non-stop çalışıyordu. Filmlerin hepsi parçalıydı. Şu demek yani; yerli seks filminin arasına, yabancı porno filmler de ekleniyordu. Parça başladı mı, sinemada "hışırtı" sesleri duyulmaya başlardı! İşte ben de bu tabloid gazeteye bir Figen Han resmi koymaya bayılırdım. Bir gün yine Figen Han resmi koydum. İzmir Fuarı başlamıştı. Figen Han da formunun zirvesindeydi. Fuar'da şarkıcı olarak, rahmetli Atalay Noyaner'in Akasyalar Gazinosu'nda çalışmaya başlamıştı. Resminin çıktığı gün gazeteye geldi. Ama ne geliş... Ortalığı zangır zangır titretti. Ünlü karikatürist rahmetli Eflatun Nuri de Ege Ekspres'te çalışıyordu. Önce onu gördü ve masasına yaklaştı. Eflatun Nuri titremeye başladı. Figen Han geldi, geldi ve üstadın kucağına oturuverdi. Sonra da dudaklarını dudaklarına dayadı. Eflatun Nuri kalpten gitti, gidecekti. Bu bir Ekspres film idi. Başrollerde Eflatun Nuri ve Figen Han... Derken, Figen Han, Eflatun Nuri'yi bıraktı ve sevgili ağabeyim, değerli gazeteci Tayfur Göçmenoğlu'na yöneldi. Sonradan öğrendik ki, daha önceden tanışıyorlarmış onlar! Tayfur ağabeyi elinden tuttu ve doğru karanlık odaya götürdü. Karanlık oda sorumlusu Gazanfer Karpat'a, içeride neler oldu diye sorduk ama, hep, "Karanlıktı hiçbir şey görmedim" demekten başka bir söz söylemedi. Laf aramızda, genel yayın yönetmenimiz Erkin Usman da iyi tanırmış o zamanlar Figen Han'ı... Ben şöyle bakıp kalmıştım bu manzaralar karşısında; "Herkese şapur şupur, bize yarabbi şükür!" Zor tuttum kendimi, neredeyse gidip, söyleyecektim. Ya, senin resmini gazeteye ben koydum, hani bize, diye!!! O akşam arkadaşlarla birlikte soluğu Tepecik'teki Büyük Sinema'da aldık! Figen Han'ın filmi oynuyordu: Bir Baba Hindi. Erkek başrol oyuncu Ali Poyrazoğlu idi, maalesef (!).. İşte o Figen Han'ı sizlere biraz tanıtayım istedim... Asıl adı Nevval Karpuz olan ve 1967 yılında sinemaya adım atan bir başka “soyunan” kadın oyuncu da Figen Han'dı. Diğer meslekdaşları gibi Figen Han da küçük rollerle başladı sinemaya. Gerektiğinde masum bir genç kız oldu, gerektiğinde dişiliğini sergileyen bir “vamp” kadın. Başrol oynayabilmesi üç dört yılını aldı ve başrol oynadığı filmler de genelde oldukça dar bütçeli macera filmleriydi. Ön plana çıkması, daha bol soyunup sevişmesi “seks furyası”yla gerçekleşti. Figen Han, ilk başrolünü 1969’da “Osman Efe”de Hayati Hamzaoğlu ile oynadı. Sonraki yıllarda gerektiğinde soyunan, gerektiğinde vamp kadın veya saf genç kız olan bir yardımcı oyuncu olarak kaldı. 1971-1972 yıllarında başrollerin sayısı artmaya başladı. Bu rollerin sayısı artınca tiplemeler de çoğaldı. Figen Han, tecavüze uğrayan ve öcünü alan bir genç kadın oluyor, tımarhaneden kaçan bir başka kadını canlandırıyor, ya da Uzak Batı’nın bir kovboy kasabasında Red Kit’in başına bela olan bir bar kadınını oynuyordu. Figen Han da erotik film furyasına rahatça katıldı. Daha önceki filmlerinde kısmen soyunduktan sonra burada da rahatlıkla tümden soyundu. İster zengin ve şımarık bir kızı canlandırsın, ister iktidarsız bir kocanın eşi olsun, ya da dul bir kadını veya bir kumarbazın eşini canlandırsın, onun için hiç fark etmedi. Her rolün kadını oluyordu Figen Han... Fiziksel niteliklerinden dolayı, daha çok erkeklerin başlarını döndüren, soyunmaktan ve çırılçıplak sevişmekten kaçınmayan kadın rollerine uygun düşüyordu. Not: Ege Ekspres'teki başarılarımdan ötürü Yeni Asır, beni transfer etti. 1977'den 1990'a kadar İzmir Yeni Asır'da, 1990'dan 2001'e kadar da İstanbul Sabah'ta çalıştım. [resim=20130222resim-163600D5][/resim] Arda'nın Sinem'e koyduğu yasaklar: Arda Turan'ın, büyüdükçe kıskançlık duyguları gelişmeye başlıyor olmalı... Öyle ya, düne kadar top peşinde koşan bir ikibuçuktu. Allah yürü ya kulum dedi ve Türkiye'nin gururu bir futbolcu oldu. Kim ne derse desin Arda Turan iyi aile terbiyesi almış bir çocuktur. Babasını iyi tanırım. Arda'nın anne ve babası oğulları sayesinde artık rahat bir yaşam sürüyorlar. Arda'yı yetiştirmek için neler çektiler neler! Bu nedenle Arda'nın getireceği her kıza evet demezlerdi. Demek ki, Sinem'i beğendiler ve oğullarına yakıştırdılar. Arda ispanya'ya gittikten sonra Sinem buralarda yalnız kalmıştı ve Arda sevgilisine pek karışmıyordu. Ama, Arda ile nişanlandıktan sonra Sinem'in popüleritesi de arttı. Şöhretli bir oyuncu oldu. hatta Romantik Komedi 2 filminde ismi afişlerde en öne yazıldı. Arda'nın nişanlısı olmasaydı bunu rüyasında bile göremezdi. Arda baktı nişanlısı dolu dizgin gidiyor hemen dizginleri ele aldı ve bir takım yasaklar koydu. İşte o yasaklar... Lütfen aşağıdaki foto galeriyi tıklayınız... [url=https://www.gecce.com.tr/fotogaleri-arda-turandan-sinem-kobala-bir-yasak-daha]foto[/url] [resim=20130222resim-164119G8][/resim] Atatürk’ün boyu 1.74 metre çıktı: Çocukluğumdan bu yana çatlak sesleri duyardım. Atatürk'ün boyu kısaymış da uzun gösterirlermiş. Bu konuda en güzel cevabı Genelkurmay Başkanlığı verdi. Örümcek kafaların sesini kesti. Nasıl mı? Şöyle. [url=https://www.gecce.com.tr/haber-ataturkun-boyu-174-metre-cikti]Lütfen tıklayın...[/url] [resim=20130222resim-164727F7][/resim] 'Yaşı geçmiş kadınlarınki gibi' lafı, Hadise'ye estetik kararı aldırdı: Geçen yıl kalın baldırları nedeniyle bacakları futbolcu Roberto Carlos'a benzetildiği için hırs yapıp zayıflayan Hadise'nin şimdi de göğüsleri hedef tahtasında! Aşırı zayfıladığı için göğüsleri küçülen güzel popçu, sanal alemde "Memeleri, Afrika yerlisi yaşı geçmiş kadınların memelerine benzeyen şarkıcı" diye alay konusu olunca operasyon kararı aldı. Hadise, önümüzdeki günlerde küçük bir operasyonla göğüslerini toplatacak. HT Magazin'den Zafer Akbaş'ın haberi böyle... Hadise'ye şaşıyorum. Para var, pul var da bir şeyler eksik. Acaba ne? [resim=20130222resim-170246C3][/resim] Genelevlerin kapatılmasına ilişkin başvuruda bulunuldu: TBMM Dilekçe Komisyonu’na, genelevlerin kapatılmasına ilişkin başvuruda bulunul du. 16 imzalı dilekçenin ilk imzacısı Hüseyin Acı, dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: ”(Nefis gıdasını aldıkça acıkır, ruh gıdasını aldıkça doyar) ilkesini esas almış bir milletin çocukları olarak, her türlü pisliğin döndüğü ve içerisinde açıkça zina yapıldığı bilinen genelevlerin kapatılmasını istiyorum. Hele bu işletmelerin kapısına bizim vergilerimiz ile maaşlandırılan Türk polisinin dikilmesi, fuhuş yapan kadınların devlet eliyle kontrollerinin yapılması ve ödenen o pis paralardan bir kısım vergiler alınarak hazinemizin helal gelirine haram para katılması, kabul edilir bir durum değildir. Devletin bu pis işletmelerden elini çekmesini talep ediyorum. Bu fuhuş bataklığına benim çocuğumun da bulaşma ihtimalini düşünerek Türkiye’deki genelevlerin kapatılmasını talep ediyorum. Örf ve adetlerimize, toplumsal ahlak değerlerimize aykırı olan bu kurumların kapatılması için yeni anayasada düzenleme yapılmasını talep ediyor, bu talebimin ciddiye alınmaması halinde dilekçemi okuyan tüm yetkililerin vebal üstlendiğini hatırlatıyorum.” Allah rızası için... Genelevsiz bir ülke olur mu? Millet ne yapacak? Bildiğim kadarıyla Karadeniz şehirlerinin hiçbirinde genelev yoktur. Ne oldu? 90'ların başında SSCB dağılıp Nataşalar Karadeniz'e üşüşünce Karadenizli erkeklerin aklı başından gitti. Cinsel deneyim yaşayamadıkları için 17-18 yaşında evlenmeye başlayan Karadeniz erkekleri hiç yapmadıkları bir şeyi bile yapmaya başlayıp, eşlerinden boşanmalara kalktılar. O dönemde bir seri röportaj hazırlamıştım. Adı da, Temel Nataşa'yı sevdi şeklindeydi. Şimdi genelliyorum. Ahmet, Mehmet, Ali, Veli, Hasan, Hüseyin genelevsiz yapamaz bu ülkede... Siz bırakın genelevleri kapatmayı, sıkı bir şekilde denetleyin yeter! Genelevler kapatılırsa, o kadınlar sokaklara doluşur. Al başına belayı o zaman... Dünyanın en eski mesleği ile baş etmeye hiçbir babayiğidin gücü yetmez. Görmüyor musunuz Muhteşem Yüzyıl'ı. Kelle pahasına bile erkekler de kadınlar da her türlü alavere dalavereyi yapıyorlar. Yanılıyor muyum? Gerçi yayından kalktı ama Oktay Kaynarca'nın Ustura Kemal'ini de hatırlayalım... [resim=20130222resim-171230F7][/resim] Sarışın'ın adı esmerin tadı var: İngiltere'nin başkenti Londra'da bulunan bir saç bakım şirketinin 3 bin kadın üzerinde yaptığı araştırmaya göre, sarışınlar dışarı çıkarken 72 dakikada, esmerler ise 66 dakikada hazırlanıyor. Araştırmada sarışınların yılda 22 günü esmerlerin ise 19 günü giyim-kuşam, saç-baş ve makyaj yaparak geçirdikleri ortaya çıkıyor...