Arsız güvercin!

Kış gibi soğuk, uzandığım, hissiz uyandığım divan...

Arsız güvercin!
Kategorilenmemiş
Yayın Tarihi : 05-11-2018 12:03
Kış gibi gri, kış gibi ıssız. … Yokluğunda; üst kattaki çocuğun mızıka sesiyle boğuştum her an. Kapımı tırmalayan sokak kedileriyle kavga ettim. Her sabah "süütçüüü" diye bağırarak sokağın köşesinden dönerken İsmail amca, pencereyi yüzüne kapattım. Yokluğunda, yokluğunca acıyla yoğruldum. Gözyaşlarımla suladım camın önündeki sardunyaları, soldular. Bir kitap aldım kütüphaneden. Eski, aşk kokan bir kitap. Kenarları sararmış, sayfaları sen kokan bir kitap. Arasından bir not kağıdı düştü dizlerime. Ellerim titredi üzerindeki yazıyı okurken. Meğer senin el yazınla ne de güzel okunuyormuş o iki kelime. Şimdi, kendi sesimi bile duymuyorum "seni seviyorum" derken. … Yokluğunda; arsız bir güvercin dadandı balkona. Ben korkutup kaçırdım, o yine geldi. Ben bağırıp azarladım, o yine şarkılar söyledi bana. Sonra alıştım... Gözlerini kırpmadan bana bakışına, onu omzuma aldığımda, boynuma sırnaşmasına… Sonra sevdim. Kanatlarını, gagasından gözlerine doğru uzanan mor tüyleri sevdim. Kapkara yüreğimi gören, kapkara bakışlarını sevdim. Sonra, sana benzemeyişini, beni terketmeyişini sevdim. … Yokluğunda, yokluğunca acıyla yoğruldum ama, bir güvercinden vefa ne demekmiş onu öğrendim. Yokluğunda, yokluğunca acıyla yoğruldum fakat, tekrar sevebileceğimi öğrendim, iki küçücük, simsiyah gözden!