Gökhan Yılmaz, AFAD'ın depremlere karşı yürüttüğü çalışmaları anlatırken, "4 aşamadan oluşan bir çalışma konseptimiz var. Bütünleşik afet yönetimi sistemi kapsamında afet öncesi ve sonrasına dair planlamalar yapıyoruz. Marmara Denizi'nde olası bir deprem sadece İstanbul'u etkilemeyecek. Çevrede bulunan 7 il de bundan etkilenecek." şeklinde önemli bir bilgi verdi. Bu, İstanbul'daki büyük bir depremin etkilerinin sadece İstanbul ile sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Çevre iller de bu depremin etkilerini hissedecektir.
Deprem Hazırlıkları
İstanbul, Türkiye'nin en büyük metropolüdür ve 16 milyondan fazla insanın yaşadığı bir şehirdir. Gökhan Yılmaz, bu nedenle deprem hazırlıklarının ciddiyetle yapılması gerektiğini vurguladı. İstanbul'da 2016 yılında İstanbul Afet Müdahale Planı devreye sokuldu. Her yıl bu plan güncelleniyor ve afet öncesi ve sonrasına dair gerekli tüm hazırlıklar yapılıyor. Ayrıca, kurumlar arası işbirliği ile araç, ekipman, personel ve planlama çalışmaları da tamamlanıyor.
Gökhan Yılmaz, İstanbul'un depreme hazırlanmasının en önemli adımlarından birinin depreme dayanıklı kentler oluşturmak olduğunu belirtti. İstanbul gibi tarihi ve köklü bir şehirde, eski binaların yenilenmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, şehrin altyapısının (elektrik, su, ulaşım, haberleşme) güçlendirilmesi ve modernize edilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, köprüler, viyadükler, içme suyu hatları gibi kritik altyapıların güçlendirilmesi için kurumlarla işbirliği yapıldığını sözlerine ekledi.
2019 Depremi ve Hazırlıklar
Gökhan Yılmaz, İstanbul'da 2019'da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından çeşitli önlemler alındığını belirtti. İstanbul'un enerji hatları güçlendirilmek üzere çalışmaların başlatıldığını, karayolları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin köprü ve viyadüklerin risk analizlerini yaparak güçlendirme çalışmalarına başladığını ifade etti. Ayrıca, GSM operatörlerinin de mobil baz istasyonlarını getirerek iletişim ağlarını depreme karşı güçlendirdiklerini söyledi.
Kentsel Dönüşüm ve Yıkım
2012 yılında yürürlüğe giren 6306 Sayılı Kanun ile İstanbul'da riskli yapıların dönüştürülmesi çalışmalarına hız verildiğini belirten Gökhan Yılmaz, bu kanun çerçevesinde yaklaşık 100 bin riskli binanın tespit edildiğini ve bunların yüzde 90'ının yıkıldığını kaydetti. Yıkılan binaların yerine depreme dayanıklı yeni yapılar inşa edildi.
Sonuç olarak, İstanbul'un deprem riski ciddi bir konu olup, bu riski minimize etmek için ciddi önlemler alınmaktadır. Ancak vatandaşların da deprem hazırlıkları yapmaları, binalarını güçlendirmeleri ve acil durum planları oluşturmaları önemlidir. Unutulmamalıdır ki depreme karşı alınan tedbirler hayati önem taşır ve felaketlerin etkilerini en aza indirir.
