28 sene sigortası yatırılmayan kadın hukuk mücadelesini kazandı

28 yıl boyunca bir evde çalışan ve temizlik, yemek, ütü gibi gündelik işleri yapan bir kadın 1 gün bile sigorta yapılmadığını belirterek mahkemeye başvurdu. Mahkeme aldığı kararla 28 yıllık emeği heba etmedi ve yardımcı kadını haklı buldu.

28 sene sigortası yatırılmayan kadın hukuk mücadelesini kazandı
YAŞAM
Yayın Tarihi : 14-10-2023 12:29

Yargıtay, çalışan kadınların imdadına yetişen yardımcıların sigortalı olabilmesine yönelik önemli bir karar verdi. Bu karar, evde gündelik yaşamın gerektirdiği işleri yapan kadınların sigortalı sayılabilmesi için belirli şartları belirlemekte. Çalışan kadınların haklarını koruma amacı taşıyan bu karar, kadınların ekonomik güvencesini artırmayı hedefliyor.

Yüksek Mahkeme, temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı gibi işleri evde yaparak ekonomik katkı sağlayan kadınların sigortalı olma hakkını güvence altına alıyor. Artık bu kadınlar, belirli bir ücret ve sürekli çalışma şartını yerine getirdikleri takdirde sigorta kapsamına alınabilecekler. Bu karar, uzun yıllardır evlerde çalışan ve emek veren kadınların ekonomik güvencelerini artırarak yaşam standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor.

28 Yılın Ardından Adalet Sağlandı

Birçok kadın gibi gündelik işler için evlere giden B.Z., hasta yaşlı bir kadına bakarak geçimini sağlıyordu. Ancak 28 yıl boyunca SSK priminin yatırılmadığını öğrenince büyük bir şok yaşadı. Bu kararla birlikte artık B.Z. gibi çalışan kadınlar, hak ettikleri ekonomik güvenceye kavuşabilecekler. Adalet sağlandı ve emek veren kadınların hakları koruma altına alındı.

Kadınların Ekonomik Bağımsızlığına Destek

Yargıtay'ın bu kararı, kadınların ekonomik bağımsızlığını desteklemeyi amaçlıyor. Evde çalışan kadınlar, artık sigorta kapsamına alınarak sağlık ve sosyal güvencelerine kavuşabilecekler. Bu da onların geleceğe daha fazla güvenle bakmalarını sağlayacak. Kadınların iş gücüne katkısı her geçen gün artarken, bu karar onların haklarını koruma adına önemli bir adım olarak görülüyor.

İş mahkemeleri, çalışanların haklarını korumak ve işçi-işveren ilişkilerini düzenlemek adına önemli kararlar alıyor. Son davalardan biri, gündelikçi bir kadının işvereni ile yaşadığı hukuki çekişmeyi merkezine alıyor. İş Mahkemesi'nin yolunu tutan gündelikçi kadın, tam 28 yıl boyunca davalının ev ve eczane temizliği ile annesinin bakım hizmetlisi olarak çalışmasına rağmen çalışmasının Sosyal Sigortalar Kurumu'na (SGK) bildirilmediğini belirterek hizmet tespiti talep etti. Davalı iş kadını ise taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının yeşil kart hamili olduğunu, annesinin evinde bir süreliğine misafir olarak kaldığını öne sürdü.

İş Mahkemesi'nden Red Kararı

İş Mahkemesi, gündelikçi kadının talebini değerlendirdikten sonra davanın reddine karar verdi. Mahkeme, taraflar arasında geçerli bir işçi-işveren ilişkisinin bulunmadığını ve dolayısıyla SGK'ya bildirim yapılmasının gereksiz olduğunu ifade etti. Ancak bu karar, davacı kadının avukatı tarafından istinafa taşındı.

Davacı kadının avukatı, İş Mahkemesi'nin kararına itiraz etti ve davayı Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi'ne taşıdı. Ancak bu kez de Bölge Adliye Mahkemesi, İş Mahkemesi'nin kararını onayladı ve davacının talebini reddetti.

Davacı B.Z., kararın sonuçlarına razı olmayarak temyiz yoluna başvurdu. Bu noktada, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi devreye girdi ve davanın sonucunu yeniden gözden geçirmeye başladı.

Ev Hizmetlerinde Sigortalılık

Yargıtay'ın kararında dikkat çeken bir nokta ise ev hizmetlerinde çalışanların sigortalılığına ilişkin açıklamalar oldu. Kararda, ev hizmetlerinde meşgul olanların ücretle ve sürekli olarak çalışmaları halinde sigortalı sayılabileceği belirtildi. Bu konu, iş mahkemelerinde sık sık tartışılan bir mesele olarak öne çıkıyor.

Kararda ayrıca, sigortalı sayılmak için ücretin yanı sıra sürekli çalışmanın da gerekliliği vurgulandı. Hizmet karşılığı ücret alınmıyorsa veya ücret alınmakla birlikte çalışmada süreklilik yoksa, bu tür çalışmanın sigortalı çalışma olarak kabul edilmeyeceği belirtildi.

Ev hizmetleri kapsamında yapılan işler de ayrıca açıklandı. Evde gündelik yaşamın gerektirdiği faaliyetler kapsamında temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı, mürebbiyelik gibi işlerin ev hizmetleri olarak kabul edildiği ifade edildi. Ev hizmetleri çalışanlarının ise uşak, kahya, hizmetçi, temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı gibi evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüttüğü belirtildi.

Bu dava, iş mahkemelerinde işçi-işveren ilişkileri ve sigortalılık konularının ne kadar karmaşık olabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Yargıtay'ın vereceği son karar, bu tür davalarda gelecekte nasıl bir yol izleneceğini belirlemekte önemli bir rol oynayacak gibi görünüyor.

Yargı kararları işçi haklarına yönelik önemli bir değişikliği gündeme getiriyor. Eve ve eczaneye komşu işyerlerinde veya apartmanlarda uzun yıllar çalışmış ya da yakın çevrede çalışmış kişiler, artık işçi haklarını koruma açısından kritik bir rol oynuyorlar.

Mahkemeler, bu kişileri tanık olarak dinlemeye hazırlanıyor. Diğer evlerde, marketlerde veya bakkallarda çalışanlar, hatta güvenlik görevlileri bile bu süreçte etkili birer tanık olabilirler. Tüm bu tanıkların ifadeleri, iş saatlerinin tespiti açısından büyük önem taşıyor.

Kargo teslimatlarının ne zaman yapıldığı da büyük bir soru işareti. Bu sorunun cevabı, çalışmanın kısmi veya tam zamanlı olup olmadığını belirlememize yardımcı olacak. İş saatlerinin doğru bir şekilde kaydedilmesi, işçi haklarının korunması açısından hayati bir öneme sahip.

Toplanan tüm bu veriler, bir araya getirilip değerlendirildikten sonra, işçinin kısmi süreli çalıştığı kesinleşirse, uzman bilirkişilerin de görüşü alınacak. Bu uzmanlar, hangi saatler arasında çalışıldığını ve haftalık-aylık çalışma sürelerini belirleyecekler. Yedi buçuk saatlik bir iş gününün ne kadarlık bir günlük çalışma süresine karşılık geldiği de titizlikle hesaplanacak.

İş mahkemeleri, bu maddi ve hukuki olguları göz önünde bulundurarak karar verecekler. Ancak, işçi haklarının korunması ve adil bir iş saatleri düzenlemesi sağlanması için bu süreç son derece önemli.

Sonuç olarak, işçi hakları konusunda yaşanan bu gelişmeler, çalışma koşullarının daha adaletli bir şekilde düzenlenmesine yardımcı olabilir. İş saatlerinin doğru bir şekilde belirlenmesi, işçilerin haklarını koruma açısından temel bir adım oluşturuyor.

Gelinen noktada, mahkemelerin bu meseleye duyduğu hassasiyet, işçilerin lehine bir sonuç doğurabilir. İş saatlerinin net bir şekilde belirlenmesi, hem işverenlerin hem de çalışanların adil bir iş ilişkisi sürdürmelerine katkı sağlayabilir.

Bu gelişmelerin işçi hakları açısından olumlu sonuçlar doğurmasını umuyoruz. İş saatleri konusundaki bu dikkatli yaklaşım, gelecekte daha adil ve sürdürülebilir çalışma koşullarının oluşturulmasına katkı sağlayabilir.