EROL KÖSE'DEN BOMBA AÇIKLAMALAR!

http://twitter.com/CAPAMAG

MAGAZİN - 08-08-2011 16:46

Çapamag kabilesi olarak artık gecce yaşamaya başladık ve cep telefonlarımız yerine dumanla haberleşiyoruz… Çünkü patronun ne zaman, nerede, hangi çöl kumunda çadır kuracağı belli değil. Ama bir rivayete göre, ırkımızın düşmanı Kinowa’nın peşine düşmüş. Artık röportaj mı yapar adamla, yoksa bizim kafa derilerini mi satar bilemiyoruz. Yine iki gündür yok ortada anlayacağınız. Bu yüzden yaptığı Erol Köse röportajı, bantta çözülmeyi bekliyor. Catherine Deneuve röportajı bekler, Erol Köse beklemez dedik. Çünkü adam her an bir bomba patlatıyor… İş başa düşüyor anlayacağınız. Kabile olarak, ‘Hadi oradan’ deyip, yine bilgisayarına sızıyor ve Köse ile banttan yayına başlıyoruz… Kızma patron… Senden büyük Manitu var! [b]-Erol bey çok inişli çıkışlı bir yaşamınız var… Bakıyoruz ortalarda yoksunuz, dönüyoruz aa gündeme küt diye düşmüşsünüz! Yıpratıcı bir ruh hali yaratmıyor mu bu sizde?[/b] Vallahi bütün mesele benim heyecanlanmamda… Minik bir anekdot söyleyeyim de anlayın… Üniversite sınavında Türkiye ikinci olmuştum, bütün sülale tebrik etmeye geliyor, ben duvarlara bakıp tırnaklarımı yiyorum ‘neden birinci olamadım’ diye? Ben hiç para için çalışmadım, hep başarı için çalıştım. Param varken de yokken de… [b]-Peki şimdi var mı paranız?[/b] Şöyle cevap vereyim… Geçenlerde türbanlı bir arkadaşım “Sen besmele çekmeyi bile bilmiyorsundur” dedi. “Sen de benim küçükken kuran kursuna gittiğimi bilmiyorsun” dedim. Ezbere Ayetel Kürsi okudum ve dedim ki, “Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz. Bu sana ders olsun!” (Patronu bilmeyiz ama Çapa kabilesi olarak, tamam bize de ders oldu Erol abi. Ama hala bilmiyoruz ne kadar paran var?) [b]-Yıllar sonra Hakan Uzan patronunuz olduğu dönemde de Cuma namazlarına merak sarmanız bu yüzden mi?[/b] O şöyle oldu; Kimse bilmez ama o dönem beni Cuma namazlarına götüren Hakan Uzan’dı. Ama işin içine espri katmasını bilirdi. Bir de yemek yemeğe çok düşkün… Derdi ki “Gel Erol bugün Bursa’ya gidip bir İskender yiyelim!” Kebapçıdan sonra Ulu Cami’de alırdık soluğu. [b]-Ondan sempati ile söz ediyorsunuz. Size göre yazık mı oldu Hakan Uzan’a?[/b] Kesinlikle. Tanıdığım en büyük zekalardan biridir. Ailenin faturasının ona kesilmesi gerekmiyordu. Tuzaklara düştü. Hukuki o konularla, suçlarla hiç bir alakası yoktur. Babasının ve abisinin faturasını o ödüyor. Tanıdığım en çalışkan ve zeki insanlardan biridir. [b]-Belki de hayatınızın en parlak ama en belalı dönemlerini Uzan ailesi ile birlikte yaşadınız. O dönemle ilgili bir sürü dedikodu dönüyor ortada… Birinci ağızdan dinleyelim dedik kabile olarak; En merak edilenden başlayalım mesela. Yeşim Salkım, Hakan Uzan’ın karısıydı, bu nedenle ‘kocasına baskı yapıp Rumeli Hisarı konserlerine Sezen Aksu’nun çıkmasını engelledi’ derler… O günleri yaşadınız. Aslı nedir bunun?[/b] Yeşim Salkım’ın direk bir etkisi yoktur. O dönemde Rumeli Hisar konserleri Sezen’in menajeri olan Mustafa Oğuz’un elindeydi. Hakan Uzan bana, “Bunu Telsim olarak alabilir miyiz” dedi. İhale açtırdık ve en yüksek parayı vererek konser haklarını aldık. [b] -Ama özellikle Sezen’in konsere çıkmamasının arkasında Yeşim Salkım olduğu söyleniyor. Hani, “Kocacım, ben bu kadını istemiyorum” durumu![/b] Bana kalırsa doğru değil. Çıkması teklif edildi aslında ama belki de kırılmıştı Sezen, kabul etmedi. [b]-Hakan Uzan o yıl Rumeli Hisarı konserlerini karısını mutlu etmek için mi aldı?[/b] Tabii... Ama o dönemin Yeşim Salkım’ı ile bugünkünün arasında çok fark var. O dönemde arkasındaki gücün akıntısına kaptırmıştı kendini Yeşim. Sonra bunun bedelini ödedi. [b]-Ama Sezen Aksu’nun Uzan’ların Kral TV’sinde klipleri de yasaklandı o günlerde…[/b] Hisar Konserlerine çıkmadığı için aile kırılmış olabilir… Refüze oldular ya sonuçta! [b]-Yani diyorsunuz ki Aksu’nun boykotunda Yeşim Salkım’ın bir suçu yok… Yeşim’in gücü de yetmezdi aslında… Çünkü Sezen Aksu, Cem Uzan ile çok samimiydi. Ama ‘Cem Uzan, Yeşim’i sevmezdi’ diyorsunuz… [/b] Evet… Hakan Uzan da tek başına karar verebilecek kadar etkili değildi… [b]-Cem Uzan için eşi Alara’yı da sevmediği söylenir… [/b] Asla! (diyor evet mi hayır mı anlamında söylediğini anlamadık. Yorumsuz bıraktık) [b]-Biz sizi hep Cem Uzan’la samimi bilirdik ama küçük kardeşe daha yakınmışsınız![/b] Evet çünkü onunla ortaktım… Cem Uzan ile toplasan 20-25 kere beraber olmuşumdur. Zaten o dönemde siyasete atılmıştı kendisi. [b]-Bu konuda sizden görüş aldı mı?[/b] Bir gün sekreteri çağırdı. “Cem bey sizi Paris’te bekliyor” dedi. Apar topar gittik. Bir baktım ki, sanırsınız Atatürk olmuş Sivas kongresini topluyor… -Türkiye’deki partiyi Paris’te kuruyorsunuz… Aynen öyle. Bana dedi ki ‘Akıllı adamsın seni kültür bakanı yapacağım… Ankara’dan 1. Bölgeden seçimlere gireceksin!’ [b]-Girseydiniz siz de…[/b] Böyle bir şey istemiyorum yaa… Zaten Ankara’da ömrüm geçmiş. Sonra bütün işlerim burada! Diğer yandan da ödüm kopuyor, ya adam kazanırsa diye? Sonra seçimleri kaybetti de benim kültür bakanlığı projesi doğmadan öldü anlayacağınız. [b]-Sizi bakan falan yapacak ama Cem Uzan’ın sizi pek sevmediği söylenir![/b] Dediğin doğru. Başarılı insanlara karşı alerjisi vardı. Bir de Hakan’ın arkadaşı olmam, onun giderek yükselmesi de rahatsız ediyordu Cem Uzan’ı… [b] -Peki babaları Kemal Uzan nasıl bir adamdı? Atatürk gibi imza atıyordu filan derler…[/b] -Babayı toplasan üç dört kere görmüşümdür. Düşünsenize biz bile özel uçaklar helikopterlerle gezerken, adam ekonomik mevkide gidip gelirmiş. Şoförü, “Efendim susadınız su alalım mı “ dediği zaman, “Bir şişe al ikimiz birlikte içeriz” dediği anlatılır. Varyemez bir adammış… Ama bunlar şehir efsanesi de olabilir tabii. [b]-Ama çok korkuyorlarmış babalarından di mi?[/b] Orası doğru… Zamanında “Akli dengesi yerinde değildir” diye dava açıp, adamın imza yetkisini elinden almaya çalışmışlar iki kardeş [b]-Vay be, Peki Kemal Bey affetti mi onları?[/b] Etti… Bu ailenin garip bir ilişkisi vardı zaten. Bir taraftan baba-oğul, ağabey kardeşler, diğer yandan herkes birbirinin rakibi. İçlerinde beni ilgilendiren sadece Hakan Uzan’dı. Bu olaylardan onun zarar görmemesi gerekiyordu. [b]-Yeşim Salkım’ın bir de Kral TV ödüllerinde şike yapıldığı iddiası var… “O dönemde ben şirkete gidemiyordum, Erol bu işlerin içindeydi, o açıklasın” diyor…[/b] -Yeşim Salkım’ın şirket içinde öyle şike yaptıracak filan bir gücü yoktu ki! Sadece Hilal Cebeci’ye bir kıyak yaptırmıştır. Onun dışında Uzan şirketlerinde hiçbir yaptırımı olamazdı… [b]-Ama koskoca patronun koskoca karısı![/b] Orada mekanizma öyle işlemezdi işte. Yeşim de akıllı olduğu için o toplara hiç girmezdi. Onun derdi kendi albümleriydi… [b]-Peki Kral TV ödüllerinde dönen dolaplar?[/b] Orada da çok büyük kayırmalar olmamıştır. Zaten katılan sanatçıların büyük bölümü bizim şirketin elemanlarıydı… Ama ilk defa şimdi açıklayacağım bir olay var ki, tam benim aklımı yitirdiğim şizofrenik bir andı… [b]-Yine bu ödüllerle mi ilgili?[/b] Tabii. 2002 Kral TV ödül törenindeyiz. Her sene patronlar gelir, protokoldeki yerlerine otururlar… O gecce ne Cem gelmiş, ne Hakan. Ev sahipliği bana düştü. Bir yanımda Ajda Pekkan, diğer yanımda boşandığım eşim Ajlan Hanım ve kızım Dijan oturuyoruz en önde. Benden başka yetkili yok şirket adına yani…Sanki Uzan ailesi biziz [b]-Sizin hangi sanatçılarınız yarışıyor?[/b] Hande Yener var… Mustafa Sandal’ı yeni çıkarmışım. Ödüller kendi aramızda dönüyor zaten… [b]-Mustafa Sandal mı alacak en iyi erkek şarkıcı ödülünü?[/b] Evet… O günlerde sanatçılara kimin kazandığı önceden söylenmezdi. Törenin tam ortasında telefonum çaldı… Cem Uzan arıyor. “Mustafa’ya ödül alacağını söylediniz mi?” diyor. “Hayır söylemedik” dedim. “Televizyondan izliyorum, o zaman niye çok mutlu görünüyor?” dedi… [b]-Mustafa Sandal’a karşı bir gıcığı mı var?[/b] Yooo… Ama o dönem siyasete girmiş, yerine başkalarını oturtmuş. Cem’ciler-Hakancı’lar diye müthiş bir rekabet var şirkette. [b]-Kraldan çok kralcılar yani…[/b] Aynen öyle… Bu defa “Ödülü Mustafa’ya verme kararını nasıl aldınız” dedi. “İcra kurulunda görüştük zaten Telsim verilerinden de ulaşabilirsiniz hakkıyla aldı” dedim. “Peki son kararı kim verdi” demez mi? [b]-Kim vermişti?[/b] Hakan Uzan tabii… Onu söyletmek istiyor. O zaman itiraz edecek. Ben de onun adını vermek istemiyorum. Tam tost olmuşum arada… [b]-Bu arada tören devam ediyor. Heyecanlı olmalı…[/b] Ne heyecanı, ter içinde kalmışım. Sonra bütün telefonlarımı kapattım. Canlı yayındayız şakası yok… Tam erkek şarkıcı anons edilecek Cem’in korumalarından biri geldi kulağıma fısıldadı: “Mustafa Sandal’a ödül verilmeyecek, şuna verilecek…” [b]-Şu dediği kim?[/b] İnan hatırlayamıyorum! Ama isim önemli değil. Önemli olan Hakan’ın dediği olmasın, ödül Mustafa’ya verilmesin. Saniyeler akıp gidiyor bu arada… [b]-Ne yaptınız?[/b] Ne yapacağım. Adamın babasının malı kardeşim… Hemen kağıtlar değiştirildi, olan Mustafa’nın hak ettiği ödülüne olacaktı ki en son yine bir telefon geldi panik halında zarflar tekrar Mustafa olarak değiştirildi ve ödül Sandal'a gitti. [b]-Bu durumu kabul etmeseydiniz ne olurdu?[/b] Bana ne olacak? En fazla alır ceketimi giderdim. Ama kardeşler arasında büyük gerilim yaşanırdı. Hakan zor duruma düşmesin istedim ben. [b]-Belki de Cem Uzan’ın başına gelenlerin tek sebebi bu hırsı![/b] Ama yine de takdir etmek gerekir. Bütün bunları başkası yaşasaydı intihar ederdi. Başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmez. [b]-Şimdi ki hayatında mutlu mudur dersiniz?[/b] Hiç sanmıyorum… Onun gibi güce bağımlı bir adam bu şekilde asla mutlu olamaz. [b]-Bir de Cem Uzan'ın sizi vurdurduğu dedikodusu var?[/b] -Ben artık Cem Uzan'la ilgili çok davalık olduğumuz için ve her cümlemde bana dava açtığı için bu konuda fazla konuşmak istemiyorum.Yalnız şunu söylüyorum: Uzan olayından sonra devletin yanında yer aldım. Gittim bildiklerimi de anlattım. Ertesi gün Hürriyet'ten Yener Süsoy ile ropörtaj yaptım ve Uzan'la ilgili bildiklerimi söyledim. Bir sonraki gün de vuruldum. Tesadüfse tesadüf . [b]-Attığınız tweetlerle pek çok ünlünün korkulu rüyası oldunuz… Peki bu bilgilere nereden ulaşıyorsunuz?[/b] Bana diyorlar ki istihbaratçı mısın, CIA mısın? Alakası yok. Nerdeyse 25 senedir sektörün içindeyim .Kulis tozu yutmuşum. Şu anda sahnede olan star olmuş insanların çoğu ile sahnede, iş hayat - özel hayat her şeyi yaşamışız . O yüzden herkesin her şeyine vakıfsın. Ama ben kimseyi yok edecek şeyler yazmıyorum… [b]-Ama karşı taraftakiler çok güç durumda kalabiliyor[/b] (Haydaaa? Patronumuz İzzet Çapa’nın en kibar röportajı bu olsa gerek. Ne güç durumda kalmaları ayol, Erol Bey'in ifşa ettiği sanatçıların çoğu psikolojik destek alıyorlar artık!) Ben sadece üflüyorum Hani derler ya şu cümle klasiktir; ‘konuşsam sokağa çıkamazlar abi!’ Ben konuşsam gerçekten sokağa çıkamazlar. [b]- İyi ki konuşmadınız? Bir de konuşsaymışsınız![/b] Ben şu anda asla konuşmadım ve konuşacaklarım da asla kimsenin sokağa çıkamayacağı şeyler değil, onlar benimle mezara gidecek. [b]-Bazen çok acımasız tweetler de atıyorsunuz. Mesela rahmetli Ercan Arıklı için pornocu demişsiniz… Ercan Bey dergiciliğin en önemli isimlerinden biriydi…[/b] -Bana göre çıkardığı Erkekçe dergisi soft pornoydu. Ama dememem lazımdı. Sonra düzelttim onu… [b] -Düzelttiniz ama bir anda yazdıklarınızı 50 bine yakın insan okuyor… Yankıları ile birlikte 200 bine kadar çıkıyor… [/b] [b]-İyi ya işte… Düzelttim demek yetiyor mu? İnsanların aklında o şekilde yer etmez mi?[/b] -Evet, o konuda hatalı olduğumu kabul ediyorum. Ölmüş bir adam. Cevap hakkı yok… Ama onun da nedeni Ayşe Arman ile ilgiliydi… Onu da tanımıyorum bile… [b]-Ben çok severim Ayşe Arman’ı ve önemli bir gazeteci Ayşe Arman… Ercan Arıklı’nın sekreteriydi demişsiniz. O dönem Nokta dergisinde çalışanlarla konuştum. Hiçbir zaman sekreterlik yapmamış. Stajyer muhabir olarak başlamış işe… Hayır ben de tam tersini duydum, Tarsus Amerikan mezunu olduğundan İngilizcesi için değerlendirilmek amaçlı sekreter olarak işe başlamış… Bunda ne var anlamadım?[/b] Tabii ki bu ayıp değil ama şok hatırlatmalarda fayda var. Eskilerin bir lafı vardır "Eskiyi tekrar bugünün belleğini artırır" [b]-Demek böyle yanlışlıklar olabiliyormuş… Benim her gün hayranlıkla okuduğum Yılmaz Özdil ile de ilgili tweet'leriniz var. Onun Cem Uzan’ın çaycısı olduğunu iddia ediyorsunuz. Benim bildiğim Özdil, Star Gazetesi'nin Yazı İşleri Müdürü'ydü… Çaycılık da mı yaptı?… [/b] Eee… O zaman da cümle matematikçisiydi. O günlerde Aydın Doğan ile Cem Uzan’ın arası açık… Çok güzel manşetler bulurdu… Cem Bey'in odasına koşup “Patron bak ne güzel bir cümle yazdım. Mahvedeceğiz onu” derdi. Şimdi Aydın Doğan’ın yanında çalışıyor… [b]-Çaycılıktan kastınız bu mu?[/b] Canım işte… Odasına giderken iki çay götürürdü… “Çay getirdim birlikte içelim diye” derdi… Biz onların çok ezik hallerini biliriz yani… [b]-Kenan Doğulu’ya takmışsınız mesela, askerliğini yapmadı diye… Yasal olmayan bir şey mi yapıyor Doğulu yani?[/b] Kenan'a suç işliyor demedim. Benim de geçmişte bir çok sanatçım veya sanatçı arkadaşım askerliği ertelemek için ‘yasal’ tecil haklarını, yüksek lisans olsun, master yaparak olsun kullandılar. Bu işi kalıbına uydurmaktır ve suç değildir. Bir metottur. Aynı metodu vergi verirken de uygulayabilirsiniz. Bunu herkes de yapıyor zaten… [b]-Eee? O zaman Kenan ile derdiniz ne?[/b] Ben ona dedim ki, "Kimse senin gibi avuçla para kazanmadı Onuncu yıl marşından. O yüzden senin herkesten bir farkın var. [b]-Prosedürü uyguluyor işte![/b] Evet onu uyguluyor. Yasal olmayan bir şey yapmıyor dedim ama buna da gerek yok artık! 40 yaşına dayandı git kurtul kardeşim. Bu arada şuna da itirazım var, inşallah yeni hükümet bu konuda yardımcı olacaktır. Bir genç insanı da hayatının en verimli çağında, oradan koparılıp sökülmesi de büyük haksızlık! Sizin sinirinizi bozan Onuncu Yıl marşını söylemesi, büyük para kazanması ve askere gitmemesi üçlemesi yani. Tüm bunlara rağmen "Kenaniye" "etek giysin" gibi söylemlerin Kenan'ın hak ettiği laflar olduğuna inanmıyorum [b]-Bir de iyi Erol Köse var diyorsunuz yani…[/b] Tabii iki Erol çekişiyor ve çelişiyor. Bir özür yansıtmadım ama twitter’da o yazdıklarımın maksadı aşanlarını sildim. Çünkü o raddeye gelmemem lazımdı. Nihayetinde ben rahmeli Ahmet Vardar değilim ki, abartmamam gerekir. [b]-Kenan’a bir özür borçlusun o zaman![/b] Evet bu 2 kelime için özür borçluyum. Ben borçluyum ama onun da Türkiye’ye askerlik borcu var.O da onu ödesin. [b]-Bir de telekızlık yapan pop şarkıcılarını açıklayacağım dediniz, bir ses çıkmadı… Kimler onlar?[/b] (Yok bu bizim patron eceline susadı! Yahu adam söylemiyor işte, bi sussana!) Yok abi. Tövbeliyim . Çünkü bak orada art niyet yok. Her konuda hani ‘iki kişinin arasındaki sır, sır değildir’ cümlesi var ya. Ama bir gün açıklarsam size kıyak geçerim. Bir ip ucu veririm size, oradan başlatırız yine. (Sevgili okurlar… Patronumuz İzzet Çapa’nın, Erol Köse ile yaptığı ama sevgilisiyle tatil yapmaktan zaman bulamayıp da yazıya dökmediği söyleşiyi, kabile üyeleri olarak başarıyla çözdük. Şimdi biz çadırlarımıza çekiliyoruz müsaadenizle.) Kabile üyeleri Pocahontas Baltalı ilah Ulu balta Oturan öküz Uyuyan boğa
Günün Diğer Haberleri